
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
Tütün kontrolü üzerine küresel çapta çalışmalar yürüten Amerikalı akademisyen ve yazar Prof. Dr. Stanton Glantz, yeni nesil ütün ürünlerinin pazarlanmasının arkasında yatan gerçeklerle, yaratılan yanlış algılar hakkında bilgiler verdi. Gençlerin elektronik sigaralardan korunması ve devletlerin sergilediği katı tutumun devam ettirilmesinin önemine değinen Glantz, tütün kontrolünde gelinen son aşamayı ve yapılması gerekenler paylaştı.
BURÇİN ŞENEL
Yeşilay tarafından düzenlenen “Yeni Geliştirilen Tütün ve Nikotin Ürünleri ve Tütün Kontrolü” konulu uluslararası sempozyum 31 Mayıs’ta gerçekleştirildi. Amerika Birleşik Devletleri’nden ana konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Stanton Glantz, “Elektronik sigaralar: Tütün kullanımına bağlı zararların artırılması ve küresel tütün endüstrisi çıkarlarının korunması için bir yol” isimli konuşmasında dikkat çekici detaylara değindi. Yeni nesil tütün ürünleri hakkındaki son gelişmelerden tütün kontrolünün geleceğine kadar geniş bir yelpazede konuyu ele alan Prof. Dr. Glantz, aldatıcı tanıtımlarla her kesimden insanı kendine çeken elektronik sigara karşısında devletlerin sergiledikleri katı tutumun sürdürülebilirliğinin önemini vurguladı.
ENDİŞELİ VE KARARSIZ İÇİCİLERİ KENDİSİNE ÇEKİYOR
Piyasaya sürüldüğünde bağımlıların sigarayı bırakmasına “yardımcı, güvenli ve etkin” olduğu algısı yaratılan elektronik sigaralar, sağlığından endişe duyan bağımlıları çıkmaza sürüklüyor. Tanıtımdaki asılsız ve yanıltıcı bilgilerle çekici hale getirilen elektronik sigaralar, sigarayı tamamen bırakacağına inanan kitleyi daha da bağımlı hale getiriyor. Dikkat çeken önemli nokta, insanların tütün şirketlerinin pazarladığı bir ürünün sigarayı bıraktırabileceğine inandırılması. Bu, sektörün pazarlama stratejisinin ne yazık ki ne kadar kuvvetli oluşturulduğunu gösteriyor. Prof. Dr. Stanton Glantz, elektronik sigaranın piyasaya çıkış amacı ve tütün şirketleriyle bağlantısını şu sözlerle açıklıyor: “Elektronik sigaralar 2006 yılı civarında piyasaya ilk çıktığında, sigaradan daha güvenli bir alternatif ve sigarayı bırakmanın bir yolu olarak tanıtıldı. İlk ticarileştirme büyük çok uluslu tütün şirketlerinden bağımsız şirketler tarafından yapıldığı için, sigara pazarını bozacak ve yerleşik sigara şirketleriyle rekabet edecek yenilikçi bir ürün olarak da tanıtıldı. Ancak kamuoyunun bilmediği şey, Phillip Morris ve diğer çok uluslu tütün şirketlerinin, sağlıkları konusunda endişeli olan sigara bağımlılarını müşterileri olarak tutmak için sigaraya alternatif ürünler üzerinde çalışmalar yapmalarıydı. Şirketlerin kaygısı, sağlık endişesi taşıyan içicilerin sigarayı bırakmasıydı. 1990’ların ortalarında Philip Morris işlevsel bir elektronik sigara geliştirmişti. Yasal ve siyasi nedenlerden dolayı bu ürünü piyasaya sürmediler.”
Dev bir pazarlama balonunun içinde kendini bulan sigara bağımlıları, reklamların gerçekliğini sorgulamadan ürünü merakla kullanmaya başladı. Fakat görmezden geldikleri en önemli nokta hepsinin birer kandırmacadan ibaret olduğuydu. Glantz, elektronik sigaranın pazarlanmasında tüketicinin algılarıyla nasıl oynandığını şu sözlerle aktarıyor: “Bu üründe nikotin aerosolünün tütünü yakmak yerine nikotin çözeltisini ısıtarak oluşturulduğu vurgulanmıştır. Yanma gerçekleşmediği için elektronik sigaraların zehirli/toksik yanma ürünlerini üretmediği algısı yaratıldı. Elektronik sigaralar ayrıca sıklıkla aerosolün sadece ‘zararsız su buharı’ olduğuna dair yanlış iddialarla tanıtıldı.” Elektronik sigaralar bu sayede sağlığından endişe duyan ama tütün ürünlerinden vazgeçemeyen kitlenin ilgisini kazanarak maalesef ki tüm dünyaya yayıldı.
“ELEKTRONİK SİGARALAR TEDAVİ AMAÇLI KULLANILMAMALIDIR”
Uzun vadeli araştırmalar elektronik sigara bağımlılarının sigara bağımlılarına göre bu alışkanlıklarını sürdürme olasılıklarının ne yazık ki daha yüksek olduğunu gösteriyor. Glantz, elektronik sigaranın tedavi amaçla kullanılmaması gerektiğinin altını şu cümlelerle çiziyor:
“En son gerçekleştirilen uzun vadeli araştırmalar, elektronik sigara kullanan bağımlıların, elektronik sigara kullanmayan bağımlılara göre sigara içmeye devam etme olasılıklarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bugüne kadar hiçbir ülke elektronik sigaraları sigarayı bırakma ilacı olarak kullanılmasına onay vermemiştir. Elektronik sigaralar, ilaç onay makamları tarafından bu amaçla kullanımı onaylanana kadar sigara bırakma tedavisi olarak önerilmemelidir.”
Yapılan araştırmalar elektronik sigaranın bir “iyileşme” aracı olmadığını kanıtlarken kişinin sağlığını olumsuz etkilediğini de ortaya koyuyor. Stanton Glantz konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Elektronik sigaralar kalp krizi, diğer kalp rahatsızlıkları, astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), diş hastalıkları riskini artırmaktadır. Diğer olumsuz etkilerine dair bazı kanıtlar da mevcuttur. Modern elektronik sigaralar, sigaraya benzer ultra ince partiküllerden oluşan bir aerosol yaymaktadır. Bu partiküller insan saçından yüzlerce kat daha küçük ve sağlık üzerinde birçok olumsuz etkiyi tetikliyor. Bu ultra ince partikülleri ortadan kaldırmak mümkün değil çünkü elektronik sigaralar nikotini akciğerlere bu partiküller aracılığı ile iletiyor.”
ELEKTRONİK SİGARA VE KANSER İLİŞKİSİ
Genel olarak, riskle ilgili popülasyon çalışmalarına göre, elektronik sigaraların sigaradan önemli ölçüde farklı olmayan risklere sahip olduğunun altını çizen Glantz, elektronik sigara ve kanser ilişkisi ile ilgili şunları aktarıyor: “Kanserle ilgili kanıtlar diğer birçok hastalığa kıyasla daha sınırlıdır. Bunun nedeni, kanserin kardiyovasküler ve pulmoner hastalıklardaki değişikliklerden çok daha uzun sürede ortaya çıkmasıdır. Bununla birlikte, elektronik sigara kullanan kişiler arasında kanserle ilgili genlerde değişiklik olduğuna dair çalışmalar mevcut olup farelerle yapılan deneyler, elektronik sigara aerosolüne maruz kalmanın farelerde kansere neden olduğunu ortaya koymuştur.”
İKİLİ KULLANIMDA TEHLİKE ARTIYOR
Sigara ve elektronik sigarayı birlikte kullanmanın ise her iki ürünü tek başına kullanmaktan daha tehlikeli olduğunu aktaran Glantz, “Bir kişinin hem elektronik sigara hem de geleneksel sigara kullandığı ikili kullanım, her iki ürünü tek başına kullanmaktan daha tehlikelidir. Bu artan risk muhtemelen elektronik sigara aerosolünün sigara dumanından farklı olmasından kaynaklanmakta ve bu nedenle iki ürünü aynı anda kullanmak, kullanıcının tükettiği toplam toksik madde sayısını artırmaktadır.” diyor.
Elektronik sigaranın gençler arasındaki kullanımının yaygınlığı hakkında sorumuzu yanıtlayan Glantz şunları söylüyor: “Elektronik sigaraların yasal olduğu ülkelerde, elektronik sigara kullanımı gençler ve genç yetişkinler arasında orta yaşlılara göre daha yaygındır. Juul'un öncülük ettiği dördüncü nesil e-sigaraların piyasaya çıkışı, gençler arasında daha yoğun kullanım ve daha fazla bağımlılığın yanı sıra gençlik pazarının ele geçirilmesini hızlandırdı. Bu elektronik sigaralara alkalinitesini azaltmak ve nikotini solumayı kolaylaştırmak için e-sıvıya asit eklenmektedir.”
BİRLEŞİK KRALLIK’IN TUTUMU
Elektronik sigara kullanımı ve ülke yönetimlerinin konuya ilişkin düzenlemeleri arasında Birleşik Krallık’ın tutumu oldukça tepki topluyor. Philip Morris International (PMI), 3 Kasım 2021 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, Birleşik Krallık hükümetinin elektronik sigaraları ve diğer yeni nesil tütün ürünlerini ilaç olarak lisanslama planının tamamen arkasında olduğunu açıkladı. Bu açıklamayla birlikte Birleşik Krallık, ilgili planıyla dünyada elektronik sigaraların reçeteyle tıbbi lisanslanmasının önünü açan ilk ülke oldu. Glantz, elektronik sigaraların teşvik edilmesinin sorumsuzluk olduğunu ve tütün salgınının yayılmasına yol açtığını dile getiriyor ve ekliyor: “Fikirleri geçmişe takılıp kalmıştır; elektronik sigaraların tehlikeli olduğuna ve insanları sigara içmeye devam ettirdiğine dair hızla güçlenen kanıtları görmezden geliyorlar ya da yok sayıyorlar. Gençlerle ilgili sorunları sürekli olarak göz ardı ediyorlar.”
“KÜRESEL DÜZEYDE İLERLEME KAYDEDİYORUZ”
Tütün kontrolünün geleceğine ilişkin bazı engelleyici hamleler yapılsa da bu mücadelenin haklılığını savunan sayısız ülke var. Tütün ürünlerinin geleceği, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de halk sağlığı savunucularının ve siyasi liderlerin tütün şirketlerinin pazarlarını ve kârlarını koruma ve genişletme çabalarına karşı direnmeye ne kadar istekli olduklarına bağlı. Glantz, engellemelere rağmen ilerleme kaydedildiğinin altını çizerken, “Şirketlerin elektronik sigaralar ve ısıtılmış tütün ürünleri gibi diğer benzer ürünleri tanıtmaları, kendilerini rehabilite etmek için sergiledikleri son çabaları olup bazı ülkelerde bazı başarılar elde etmişlerdir. İngiltere'nin örnek teşkil ettiği bazı sağlık otoritelerinin elektronik sigaraları teşvik etmeye devam etmesi, endüstrinin baskılarına karşı koyma konusunda ilerleme kaydedilmesini zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte, küresel düzeyde ilerleme kaydediyoruz.” diyor.
“GENÇLERİ KORUMAK İÇİN TÜM TÜTÜN ÜRÜNLERİ REDDEDİLMELİ”
Gençleri korumak için ne tür önlemler alınması gerektiği hakkında çok net bir tutum sergileyen Glantz, gençleri korumak için tüm tütün ürünlerinin reddedilmesinin gerekliliğini vurguluyor. Gençlerde tütün kullanımını azaltmanın en iyi yolunun yetişkinlerde tütün kullanımını azaltmak olduğunu aktaran Glantz, “Gençler tütünü ‘yetişkin’ olmanın bir yolu olarak kullanmaktadır. Dumansız ortam sadece sigara içmeyenleri pasif içicilikten (ve pasif elektronik sigara aerosolünden) korumakla kalmıyor, sigaranın sosyal kabul edilebilirliğini azaltmak ve bırakmayı teşvik eden ve destekleyen bir ortam yaratmak gibi önemli bir ikincil etkiye de sahip. Sigara kullanımının filmlerden, televizyondan, yayınlardan ve diğer medyadan çıkarılması gençlerin tütün kullanımını azaltacaktır. Vergilerin artırılması ve reklam yasaklarının uygulanması da önemli politikalar arasında yer almaktadır.” diyor.