Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1053
Madde Bağımlılığı
Çocuğum Madde Kullanıyor mu?
Ebeveynler çocuklarının uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığını anlamak için birçok yol deniyor. Bağımlı çocuğa ise nasıl yaklaşması gerektiğini ya bilemiyor ya da yanlış yaklaşıyor. Şüphe içinde kıvranan aileler ve içe kapanık çocuklar arasındaki aşılmaz duvarlar ise ne yazık ki sorunu çözümsüz hale getiriyor.
Ebeveynlerin çocukları ile ilgili belki de en tedirgin oldukları konulardan biri olan madde bağımlılığı özellikle ergenlerde anlaşılması zor belirtiler veriyor. Çocuğunun madde kullanıp kullanmadığını anlamaya çalışan aile, bazı ergenlik belirtileriyle bağımlılığı birbirine karıştırabiliyor. Buna ergenlik nedeniyle aile ve çocuk arasında azalan iletişim bağı da eklenince, çocuk için bağımlılığa giden yol kolaylaşırken aile için sorun tam bir çıkmaza giriyor. Aile çocuğuyla kaliteli iletişim kurmayı geciktirirse çocuğunu tanıması da gecikiyor. Klinik Psikolog Nazlı Ağın Aydın, çocuklarının madde kullanıp kullanmadığını anlamaları için ebeveynlerin hangi yolu izlemeleri gerektiğini ve çocuğunun madde kullandığını anlayan ailelerin onlara nasıl yaklaşmaları gerektiğini anlattı.
Bir ebeveyn çocuğunun madde kullandığını nasıl anlar?
Ebeveynler çocuklarının madde kullanacağına yönelik büyük bir endişe duyarlar. Çocuklarının madde kullanma ihtimali onların birçok duyguyu aynı anda yaşamasına neden olur. Bu duygulara korkuyu, hayal kırıklığını, öfkeyi, umutsuzluğu ve şaşkınlığı örnek olarak gösterebiliriz. Bu duyguların eşliğinde kullanıma yönelik şüphe duyan ebeveynler çoğunlukla ne yapacaklarını bilemezler. Konuyla ilgili pek çok araştırma yaparlar. Bunun yanında konuyla ilgili çevreden duyduklarına da fazlaca kulak verirler. Bu şüphe ve duydukları haberler onları nasıl hareket edecekleri noktasında ikilemde bırakır.
Çocukların madde kullanmaya başlamasıyla ebeveynlerin bunu fark etmesi arasında belli bir zaman geçer. Bazı aileler belirgin değişiklikler olmadığı sürece çocuklarının madde kullanımına yönelik şüphe duymadıklarını ifade ederler. Madde kullanımı yavaş veya hızlı bir şekilde bağımlılık gelişmesine yol açar. Bu süreç kişiden kişiye göre değişir. Bazı çocuklar genetik yatkınlık, psikolojik problemlerin varlığı ve sosyal çevrenin etkisi gibi faktörlerle daha çabuk bağımlılık geliştirebilir.
Ebeveynler çocuklarının bağımlılık geliştirdiğini çeşitli belirtileri gözlemleyerek anlayabilirler. Burada davranışsal, psikolojik ve bedensel değişiklikler, çevre değişikliği, maddeye yönelik davranışsal ve bedensel belirtiler ön plana çıkar. Bu belirtilerin ortaya çıkmasıyla birlikte idrar testi ve saç testi gibi testler kullanımı anlamaya yönelik olarak uygulanabilir. Fakat burada bu testler için acele etmemek gerekir. Eğer net belirtiler ve gözlemler varsa ebeveynlerin çocukla konuşması ve bilgisi dahilinde böyle bir test yaptırmak istediklerini paylaşmaları gerekir. Çocuğa zorla test yaptırmak ya da onun haberi olmadan saç örneği alıp teste götürmek işe yaramayan bir yöntem olacak aynı zamanda ebeveynle çocuk arasındaki iletişimi oldukça zedeleyecektir.
Bunun yanında bağımlılığın başlıca kriterlerinden de kısaca bahsetmenin önemli olacağını düşünüyorum. Bu belirtiler:
-
Kişinin kullandığı madde üzerinde kontrolünü kaybetmesi,
-
Madde kullanmadığı zamanlarda bazı istenmeyen belirtilerin ortaya çıkması (huzursuzluk, terleme, titreme vb.),
-
Madde kullanımına yönelik istek duyması,
-
Kullandığı madde miktarının yetmemesi ve buna bağlı olarak miktarın giderek artmasıdır.
Özetlemem gerekirse bir ebeveyn çocuğunun madde kullanıp kullanmadığını anlamak için yukarıdaki belirtileri dikkate alabilir. Fakat burada ebeveynin çocuğunu iyi tanıması, onun ihtiyaçlarının farkında olması ve sağlıklı iletişim kurarak belirtileri doğru yorumlaması gerekmektedir. Madde kullanımıyla benzer belirtiler gösteren farklı problemlerin varlığı da göz ardı edilmemelidir.
Madde kullanan çocuk psikolojik ve fiziksel olarak ne tür belirtiler gösterir?
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki madde kullanımına bağlı gözlemlenen belirtilerin büyük bir kısmı başka bir nedenle de görülebilir. Bu nedenle gözlemlenen belirtiler doğru yorumlanmalı ve peşin hükümlü olunmamalıdır. Bunun yanında ilk soruda kısaca belirttiğim üzere madde kullanan çocuklar davranışsal, psikolojik ve bedensel olarak birçok belirti gösterirler. İlk olarak psikolojik belirtilere bakacak olursak çocukta aşırı öfke, tahammülsüzlük, içe kapanma, şüphecilik, sinir, kaygı hali, uykusuzluk, huzursuzluk, hafıza bozuklukları, hayattan keyif alamama, mutsuz, depresif hissetme ve duygusal iniş çıkışlar yaşama gibi belirtileri sayabiliriz. Bu belirtiler çocuğun kullandığı maddeye göre değişiklik gösterir.
Öte yandan davranışsal ve sosyal değişikliklere baktığımızda ilk olarak çocuğun çevresinde değişiklikler olması, diğer bir deyişle çevresinin değişmesi göze çarpar. Burada çocuk arkadaş çevresini değiştirir. Eski arkadaşlarıyla görüşmemeye başlar. Yeni arkadaşlarını da kolay madde bulabileceği kişilerden seçer. Aile bağları ve ilişkileri zayıflar. Daha önce ailesiyle zaman geçirirken artık tek başına kalmayı tercih eder. Genelde odasında olmak ister. Eskiye oranla daha fazla para harcamaya başlar. Kendi kişisel eşyalarını veya evdeki eşyaları satma girişiminde bulunur. Okula devam problemleri görülür. Derslere odaklanmakta zorluk çekme, buna bağlı olarak da ders başarısında düşüşler gözlemlenir. Çocuk, sorumluluk almak istemez. Öz bakımında azalma ve giyim tarzında değişiklikler olur. Kıyafetlerinde değişik kokular, izler ve kalıntılar olabilir. Yalan söyleme davranışı görülebilir.
Bunlara ek olarak ortaya çıkabilecek fiziksel belirtilere baktığımızda kullanılan maddenin cinsine göre bu belirtilerin farklılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu doğrultuda ortaya çıkan bazı genel belirtiler; gözlerde kızarıklık ve kanlanma, göz bebeklerinde büyüme ya da küçülme, iştahta artma ya da azalma, terleme, ağız kuruluğu, kalp atışında hızlanma, saçlarda dökülme, kilo kaybı olarak sıralanabilir. Bunların yanında titreme, ağız etrafında iz, karın ağrısı, bulantı, kulak çınlaması, deride kesik izleri, morluklar, ciltte yaralar ve dişte çürükler gözlemlenebilir. Özetle, yukarıdaki belirtiler herkeste farklı şekilde gözlemlenebilir. Bu belirtilerin temelinin ne olduğu iyice araştırılmalıdır.
Ergenlik belirtileriyle madde kullanma belirtileri arasında benzerlikler ve farklılıklar var mıdır?
Ergenlik bireylerin çocukluktan yetişkinliğe geçiş yaptığı bir dönemdir. Bu süreç hem ergenler hem de aileleri için zor ve sancılı geçer. Ergenlik döneminde görülen hormonal ve davranışsal değişikliklerin bir kısmı madde kullanım belirtileriyle karıştırılabilir. Bu nedenle burada da belirtilerin doğru yorumlanması gerekir. Ergenlik döneminde hormonal değişimler en üst seviyededir. Bu bağlamda ergenlerin vücutlarında fizyolojik birtakım değişikliler olur. Bu değişikliklere örnek olarak vücudun belli bölgelerinde tüylenme, deri yağlanması, sivilcelenme, kas gelişimi ve ani boy uzamasını verebiliriz. Öte yandan psikolojik açıdan yaşanan değişimleri düşündüğümüzde ergenlerin bağımsız olma ihtiyacı ve kimlik oluşturma çabasında kendi kararlarını kendileri vermeye yönelik istekleri göze çarpar.
Bu noktada ergenlerde madde kullanımını tetikleyen bazı özelliklere bakacak olursak, bağımsız bir kimlik oluşturma çabası, yeni davranışlar ve yaşam tarzları geliştirme isteği, akran etkisinin artması ve kendilerini özgür hissetmeleri ön plana çıkar.
Madde kullanmayan ergenlerin bazı özeliklerine bakacak olursak kendileriyle daha fazla ilgilenmeye ve diğer kişilerin fikirlerinin önemsememeye başladıklarını görürüz. Madde kullanmayan ergenler davranışlarının sonuçlarıyla yüzleşirler. Tutarsızlıklara karşı tepki verirler. Çoğu zaman kendilerini soyutlama eğilimindedirler. Duygu iniş çıkışları olur ve duygularını daha yoğun yaşarlar. Görünüşlerine önem verirler. Diğerlerinin kendilerini nasıl gördükleri konusunda kaygılıdırlar. Ailelerinin kendilerine dayattıkları kuralları sorgularlar.
Öte yandan madde kullanan ergenlerin bazı özelliklerini inceleyecek olursak öncelikle kendi davranışlarının ve içinde bulundukları durumun farkında olamadıklarını görürüz. Diğer bir deyişle, “Ben kimim?” ile “Ben ne yapıyorum?” arasındaki ayrımı yapamazlar. Kullandıkları madde hayatlarının en önemli gündemi olur. Kendi duygularının, düşüncelerinin ve davranışlarının sebebi olarak diğer insanları suçlarlar. Sosyal olarak kendilerini oldukça soyutlarlar. Ailelerine ve otoriteye karşı gelirler. Kullandıkları maddeye ve ortama oldukça bağlı ve takıntılı hale gelirler. Madde kullanımına bağlı olarak duygu durumları aşırı uçlarda değişkenlik gösterir. Talepkâr ve tehditkârdırlar. Madde kullanmayı başka biriyle yakın bir ilişki kurmaya tercih ederler. Böylece reddedilme ihtimallerini azalttıklarını düşünürler. Madde kullandıklarında kendilerini daha özgür ve kullanan diğer kişiler tarafından kabul edilmiş hissederler.
Madde kullandığını inkâr eden bir çocuğa nasıl yaklaşılmalı? İnkârın altında yatan sebepler nelerdir?
Madde kullanan kişilerin çoğu madde kullandıklarını ve özellikle bağımlı olduklarını reddederler. Çünkü istedikleri zaman maddeyi bırakabileceklerini ve kullanımı kontrol altında tutabildiklerini düşünürler. Özellikle çocuk ve ergenler kendilerine bir şey olmayacağını düşündükleri için maddeyi daha kolay denerler.
Öncelikle inkârın altında yatan sebeplere değinmek isterim. Burada çocuğun ailesiyle nasıl bir bağ kurduğu oldukça önemlidir. Eğer çocuk ailesiyle sağlıklı bir iletişim kuramıyor, yaşadıklarını ve hislerini ailesiyle paylaşamıyorsa madde kullandığını söylemekten de çekinecektir. Diğer bir neden, çocuğun kendini başarısız ve buna bağlı olarak suçlu hissetmesi olabilir. Çocuk temelde öz güven eksikliğine de bağlı olarak kendini hiçbir şeyi başaramayan, beceriksiz biri gibi hissedebilir. Bu durum ailesinin kendisini sevmeyeceğini ve istemeyeceğini düşünmesine ve buna bağlı olarak suçlu hissetmesine yol açar. Bu noktada ailesine bir şeyleri başardığını ve farklı olduğunu göstermek için madde kullanmaya başlar. Buradan yola çıkarak çocuğun sevilmediğini, istenmediğini ve güvenilmediğini düşünmesi kendini ailesine açma ve madde kullandığını kabul etme noktasında önemli bir engel oluşturur. İnkârın bununla bağlantılı bir diğer nedeni ise aile içerisinde güvende hissetmeyen çocuğun kendini akranlarına kabul ettirme ve kanıtlama çabasıdır. Çocuk bir gruba ait olmak için grubun içerisinde yer alan diğer kişilerin isteklerini sorgulamadan yerine getirir. Buna ek olarak bazı çocuklar madde kullanımının bağımlılığa yol açmayacağını düşünürler. Bu nedenle madde kullanıyor olmak onlar için bir sorun yaratmaz ve bunu kabul etme gereksinimi hissetmezler. Başka bir neden olarak ise çocuğun maddeyi sorunlarla başa çıkma yöntemi olarak kullanmasını ele alabiliriz. Burada çocuk yaşadığı duygular ve düşüncelerle başa çıkamadığı için madde kullanımına yönelebilir. Başına gelen olumsuz olaylar ve yaşadığı istenmeyen duygular için ailesini ve çevresindeki kişileri suçlayarak madde kullanımının sorunlarla başa çıkmak için çıkış yolu olduğunu düşünür. Bu nedenle de madde kullanımını bir problem olarak görmediği için kullandığını inkâr eder.
Madde kullandığını inkâr eden bir çocuğa nasıl yaklaşılmalı sorusuna dönecek olursak, önce ebeveynlerin durumla ilgili olarak çocuğu suçlamaması ve baskılayıcı yaklaşmamasının önemini vurgulamak isterim. Her çocuğun fiziksel, duygusal ve bilişsel gelişimi birbirinden farklıdır. Bu nedenle her çocuğun ihtiyacı eşsizdir. Çocuğunu iyi tanıyan ebeveyn onun neye ihtiyacı olduğunu ve bu ihtiyacı nasıl karşılayabileceğine yönelik doğru bilgi sahibi olur. Bu bağlamda çocuğunun madde kullanımını inkâr etmesinin altında yatan nedenleri daha net görebilir.
Çocuğun madde kullanımını inkâr etmesi ebeveynlerde birçok farklı duyguya neden olabilir. Öncelikle ebeveynlerin bu duygu ve düşüncelerinin farkında olması ve çocuklarıyla konuşmadan önce kendilerini hazır hissetmesi önemlidir. Daha sonra madde kullanımı ve bağımlılık üzerine araştırma yapmaları ve belirtileri doğru yorumlamaları gerekir. Burada bu belirtilerin sadece şüpheden ibaret olmaması gerekir. Burada çocuklarını şüpheyle sürekli takip etmek aralarındaki iletişimi zedeleyecektir. O nedenle madde kullanımına yönelik somut kanıtlar olması önemlidir. Eğer madde kullanımına yönelik ellerinde somut kanıtlar var ise alanda çalışan bir uzmandan destek almaları iyi olacaktır. Bu noktada madde kullanımı ve tedavi süreciyle ilgili doğru bilgi alma ve çocuklarına nasıl yaklaşabileceklerine yönelik davranış tarzlarını öğreneceklerdir.
Ebeveynler ilk olarak çocuklarına madde bağımlılığından ve zararlarından ne zaman bahsetmeli? Hangi yaş geç olur?
Yapılan çalışmalar birçok ebeveynin çocuklarına madde ve zararlarından bahsetmek konusunda endişe duyduğunu ve çekindiğini göstermektedir. Bu endişelerinin başında çocuklarına maddeden bahsettiklerinde onları madde kullanımına özendirebilecekleri ihtimali gelmektedir. Fakat çocuklarına madde ve zararlarından bahseden ebeveynlerin onları madde kullanımına direkt özendirme gibi bir ihtimali yoktur. Fakat burada çocukla bu maddeyle ilgili nasıl konuştukları önem kazanmaktadır. Maddeden özendirici bir şekilde bahsetmemek ve çocuğun bulunduğu yaş, gelişim özellikleri ve bilişsel süreçleri göz önüne alarak konuşmak önemlidir. Bu bağlamda yapılan araştırmalar sigara ve uçucu maddeler konusunda daha küçük yaşlarda takribi ilkokul çağlarında, alkol için ortaokul yıllarının başında, diğer maddelerle ilgili konuşmaları ise ortaokul bitmeden yapılabileceğini göstermektedir.
Bu konuşmayı yapmadan önce dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır: Bu noktalardan en önemlisi çocuğun madde kullanımına yönelik belirgin bir şüphe olmadan konuşmamalı ve bu konuşmayı yaparken özendirici cümleler kuramamaktır. Madde ve zararlarıyla ilgili konuşmadan önce ebeveynin madde ve etkilerini detaylı bir şekilde araştırması ve konu hakkında bilgi sahibi olması gerekmektedir. Daha sonra ebeveynin bu konuyu konuşmak için hazırlanması ve çocuğun da hazır olduğu bir zamanı beklemesi gerekir. Ebeveyn konuyla ilgili çocuğun ne bildiğini öğrenmeli, onu dinlemeli ve onun yüz ifadesi ve vücut dilini gözlemlemelidir. Çocuğun sorularına yanıt vermeli ve yanıt verirken onu tehdit etmemeli ve yargılamamalıdır. Ona ve söylediklerine ilgi gösterip kendini ifade etmesi için fırsat tanımalıdır.
Çocukla bu konuyu konuşmakla ilgili kararsız kalan ve bunu nasıl ifade edeceğini bilmeyen ebeveynlerin bir uzmandan destek almasını öneriyorum.
Ebeveynler bağımlılıktan kurtulmuş çocuğunun takibini nasıl yapmalı?
Bu soruyu yanıtlarken aklıma gelen ilk cevap, çocuğu potansiyel bir suçlu gibi izlememek ve ona sürekli geçmişi hatırlatmamak olur. Çocuğu gizlice izlemek ve geçmişte madde kullandığı zamanları hatırlatmak ebeveyn ile çocuk arasındaki güven bağını ve sağlıklı iletişimi zedeleyecektir. Bununla bağlantılı olarak çocukla iletişim kurarken yaralayıcı mesajlar vermemek önemlidir. Yaralayıcı mesajlara örnek olarak “Sen bağımlısın maddeyi bıraktın ama yine başlayabilirsin, sana güvenmiyorum, senden hiçbir şey olmaz.” gibi cümleler örnek verilebilir. Bu cümleler çocuğun kendini kötü hissetmesine ve savunmaya geçmesine neden olur.
Ebeveyn ve çocuk arasındaki bağı güçlendirmek ve paylaşımı artırmak, bir diğer yol olarak karşımıza çıkar. Burada amaç çocuğun ebeveynle duygu ve düşüncelerini çekinmeden paylaşmasıdır. Bu noktada çocuğun fikirleri, duyguları ve davranışlarına ilgi göstermek ve ihtiyaçlarını karşılamak önemlidir. Ek olarak ebeveyn ve çocuğun boş zamanlarını birlikte geçirmeleri hedeflenmelidir. Diğer bir yol olarak, çocuğa sorumluluk vermek ön plana çıkar. Burada çocuğa yaşına uygun ve yapabileceği sorumluluklar verilmeli ve bu sorumlulukları yerine getirmesi için çocuk desteklenmelidir. Burada dikkat edilmesi gereken diğer önemli nokta bu görevleri çocuğun yerine getirmesi için beklemektir. Diğer bir deyişle, onun yerine getirebileceği bu sorumlulukları onun adına almamaktadır. Sorumluluk alınmaz, verilir. Benzer olarak evde geçerli olacak bazı kurallar koyulmalıdır. Bu kuralların net ve anlaşılır olmasına özen gösterilmelidir. Koyulan kuralla ilgili çocuğun fikri alınmalıdır. Çocuğun fikri alındığında ve ortak bir karar verildiğinde onun bu kurala uyma ihtimali de artar. Buna ek olarak, çocuğu sevdiği ve ilgi duyduğu bir aktiviteye yönlendirmek önemlidir. Burada çocuk spor yapmayı seviyorsa onu spora yazdırmak, eğer müzik aleti çalmaya ilgi duyuyorsa müzik kursuna gitmesi için desteklemek iyi olacaktır.
Bunların yanında çocuğun olumlu özelliklerini ve gerçekleştirmiş olduğu olumlu davranışları ebeveynin fark etmesi ve ödüllendirmesi önemlidir. Ödül her zaman maddi bir şey olmak zorunda değildir. Burada çocuk olumlu bir davranış sergilediğinde ona teşekkür etmek, onu takdir etmek ve onu destekleyecek cümleler kurmak sürece olumlu katkı sağlar.
EBEVEYNLERİN KURABİLECEĞİ CÜMLELER
Klinik Psikolog Nazlı Ağın Aydın, madde bağımlılığı ile karşı karşıya kalan gençlere destek olabilecek cümlelere şunları örnek gösteriyor:
-
Zorlu bir süreç yaşıyorsun. Tedaviye adım attığın için çok teşekkür ederim. Bu süreçte ihtiyacın olduğu her an seni dinlemeye hazırım.
-
Seni seviyorum ve önemsiyorum. Tedavi sürecinde yanındayım.
-
Kullanmadığını söylüyorsun. Sana inanıyorum. Fakat kendi kaygılarımla başa çıkamıyorum. Bu kaygılarımı seninle de paylaşmak isterim.
-
Bugün yorgun görünüyorsun. Nasılsın? Günün nasıl geçti? Paylaşmak ister misin?
-
Ben sana ulaşamadığım zaman endişeleniyorum. Eve geç geldiğin zaman merak ediyorum. Nerede olduğunu ve eve kaçta geldiğini bana haber verir misin?
-
Bu sıralar mutsuz ve düşünceli olduğunu görüyorum. İyi hissetmen için benim yapabileceğim bir şey var mı?
-
Ebeveynlerin olarak hoşuna gitmeyen bazı davranışlarımız olabilir. Seni rahatsız eden bu davranışları bizimle paylaşırsan birlikte neler yapabiliriz bakmak isteriz.
-
Bu hafta sonu baban ve ben seninle birlikte sinemaya gitmek istiyoruz. Ne dersin?
-
Seninle birlikte vakit geçirmek ve boş zamanlarımızı birlikte değerlendirmek istiyoruz. Nasıl bir aktivite yapmak hoşuna gider?
KLİNİK PSİKOLOG NAZLI AĞIN AYDIN KİMDİR?
Lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Psikoloji bölümünde yüksek şeref öğrencisi olarak tamamlamıştır. Hasan Kalyoncu Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünde yüksek lisansa başlamış ve yüksek lisansı devam ederken özel gereksinimli çocuklar ve aileleriyle birlikte çalışmıştır. Özel bir psikiyatri kliniğinde, çocuk/ergen, yetişkin ve aile alanında danışan görmüştür. Yeşilay Danışmanlık Merkezi’nde alkol, madde, tütün, kumar ve internet bağımlılığı alanında çalışmalarına devam etmektedir. YEDAM bünyesinde internet bağımlılığına müdahale alanında faaliyet gösteren programın geliştiricileri arasında yer almakta ve programın eş koordinatörlüğünü yürütmekte, temel bağımlılık ve internet bağımlılığıyla ilgili eğitimler vermektedir. Aydın’ın mesleki ilgi alanları arasında alkol/madde, internet ve akıllı telefon bağımlılığı konuları yer almaktadır.