Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1045
Tütün Bağımlılığı
“Kampanyalar Sigara Endüstrisinin Gerçek Yüzünü Gösteriyor”
TBMM Sağlık ve Aile Çalışma Sosyal İşler Komisyonu Başkanvekilliğini sürdüren M. Pervin Tuba Durgut ile nikotin ve tütün ürünlerine yönelik düzenlenen bıraktırma kampanyalarının etkinliğini ve bunların nasıl geliştirilebileceğini konuştuk.
Nikotin ve tütün ürünlerine(sigara, nargile, puro) yönelik bilinçlendirme kampanyalarının etkisi ve önemi nedir? Ne tür dönüşler alıyorsunuz? Bu kampanyaların tekrarlanma sıklığı ne olmalıdır?
Nikotin ve tütün ürünleri(sigara, nargile, puro) karşıtı medya kampanyaları, bizim de taraf olup imzaladığımız Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi 12. maddesinin gereği etkinliği ispatlanmış önemli bir mücadele aracıdır. Kanıta dayalı yöntem ve temalarla geliştirilmiş medya kampanyalarıyla toplumda farkındalık oluşturmak, bilgi artırmak, tutum ve inançları etkilemek, davranış değişikliği için kişileri motive etmek, sosyal normların değişmesine katkıda bulunmak ve politik/yasal değişim için olumlu koşulları sağlamak mümkündür.
Bir kampanyanın etkili olabilmesi için ölçülebilir hedeflerinin olması önemlidir; bunun için hedef kitle analizi, doğru mesaj geliştirme, mesajların odak gruplarda test edilmesi elde edilen verileri baz alarak materyallerin geliştirilmesi ve yeterli frekansta yayınlanması önemlidir. Kampanya öncesi ve sonrası yapılan analizler ölçülebilir hedeflerimize ne oranda ulaştığımız yani kampanyanın etkinliği konusunda bizi bilgilendirecek ve daha sonraki kampanyalar için de yönlendirici olacaktır. Yeşilay medya kampanyalarını bu prensiplere bağlı olarak geliştirdiği için etkinlik analizlerine de yansıyan çok olumlu dönüşler alıyoruz.
Tütün(sigara) endüstrisi reklam yasaklarına rağmen farklı taktikler ve ürünlerle, başta çocuk ve gençler olmak üzere, toplumu hedef almaya devam ettiğine göre, bizim de karşı mücadele ve bilinçlendirme kampanyalarımızın sürekli ve sürdürülebilir olması önemlidir. Medya kampanyalarının bütüncül bir mücadelenin önemli bir aracı olduğunu unutmamalıyız. Bütüncül mücadele kapalı alanları dumansız yapan kanunların tavizsiz uygulanması, tütün ürünlerine(sigara, nargile, puro) yüksek vergilerin uygulanması, sigara endüstrisinin her türlü reklam ve pazarlama faaliyetinin engellenmesi, sigara bırakma hizmetlerinin devamlı ve ulaşılabilir olması demektir ve kanıta dayalı medya kampanyaları bu bütüncül mücadelenin bir parçası olarak anlamlı ve etkilidir.
Sizce en etkili nikotin ve tütün(sigara) bıraktırma kampanyaları, tarz ve içerik olarak, hangileri oldu? Deneyimlerinizden yola çıkarak hangi tarz çalışmaların daha etkili olduğu kanısına vardınız?
Hedef kitleyi davranış değişimine yönelten başarılı nikotin ve tütün ürünleri(sigara, nargile, puro) kampanyalarının nasıl olması gerektiğine dair elimizde çok kapsamlı bir uluslararası literatür ve tecrübe mevcut, kendi tecrübelerimiz de bu bilgi ve tecrübeyle örtüşüyor. Bu bilgi ve tecrübeler ışığında, sigaranın neden bırakılması gerektiğini işleyen mesajlar geliştirirken sigaranın zararlı etkilerini açıkça gösteren, duygusal içerik olarak yoğun (gerçek kişilerin duygusal hikayelerinin kullanıldığı) reklamların etkili olduğunu görüyoruz. Literatür sigarayı hemen bırakmak için aksiyona yöneltecek pişmanlık, öfke, korku, hüzün gibi duyguları ortaya çıkaran temalar kullanılmasını öneriyor. Sigaranın organlara verdiği zararları açık ve gerçekçi bir şekilde gösteren reklamların da etkili olduğunu biliyoruz. Sigaranın nasıl bırakılması gerektiğini işleyen mesajlar geliştirirken ise destekleyici, pozitif, uygun sigara bırakma hizmetleri konusunda bilgilendirici, umut verici pozitif bir ton kullanılması gerekiyor.
Yeşilay’ın ‘’SİGARAYI BIRAK, HAYATI BIRAKMA’’ kampanyası NEDEN ve NASIL ı içeren tema ve fazlarıyla çok etkin ve beğenilen bir kampanya olarak örnek verilebilir. Kampanya öncesi ve sonrası yapılan anketler de kampanyanın etkinliğini doğrular mahiyetteydi. 1200 kişiyi kapsayan anket sonuçlarına göre kampanyanın hatırlanma oranının oldukça yüksek olduğunu görürken, kampanyayı hatırlayanların sigaranın zararları konusunda sadece farkındalık artırmakla kalmayıp, davranış değişimine yönelik niyet ve davranış değişikliği içerisinde olduğunu da gördük.
Yeşilay’ın bu konudaki çalışmalarını nasıl buluyorsunuz? Ortak hareket ettiğiniz çalışma alanları ve noktalar neler?
Yeşilay, kanıta dayalı yöntemlerle, etkinlik analizleri yapılmış, bilimi ve sanatı birleştirerek geliştirdiği kampanyalarla sadece Türkiye’de değil dünyada da ilgi çekiyor. Bu yüzdendir ki, Yeşilay’ımızın başarılı medya kampanyaları pek çok ülkede adapte edilip uygulanıyor; dünyada iyi uygulama örnekleri arasında yer buluyor. Yeşilay’ın sigara endüstrisinin gerçek yüzünü göstermek üzere yürüttüğü “Onlar Kazanırken Biz Kaybediyoruz” kampanyası da endüstri denormalizasyonu dediğimiz konseptin başarılı örneklerinden biri oldu. Özellikle gençlerin, çok uluslu sigara şirketlerinin nasıl bir sömürü sisteminin baş aktörleri olduğunu görmeleri çok önemli. Ben de bir Yeşilay gönüllüsü olarak bu kampanyalara elimden gelen desteği veriyorum.
COVID-19 salgını döneminde yürütülen ekstra kampanyaların bağımlılığı azaltma konusundaki etkileri neler oldu?
Yeşilay’ın “Koronavirüs sigarayı sever” sloganıyla sürdürdüğü ve sigaranın COVID-19 salgını üzerindeki olumsuz etkilerini açık ve sade bir şekilde anlattığı medya kampanyasının etkili olduğunu, kampanyada aranması tavsiye edilen YEDAM Danışmanlık Hattı’na başvurulardaki belirgin artıştan anlayabiliyoruz.
Nikotin ve tütün ürünlerine(sigara, nargile, puro) başlama yaşı yıllar içinde nasıl değişti? Bu konuda olumlu ya da olumsuz gelişmeler var mı?
Ülkemizde yetişkinlerdeki tütün kullanım oranlarındaki değişimler Küresel Yetişkin Tütün Araştırması ile çocuklardaki kullanım oranları ise ulusal ölçekli, okul tabanlı araştırmalarla izlenmektedir. Bu verilerin seneler içindeki değişimine bakarak olumlu ve olumsuz gelişmeleri takip edebiliyoruz. 2008 yılında yapılan Küresel Yetişkin Tütün Araştırması (KYTA) sonuçlarına göre erkeklerde yüzde 47,9 kadınlarda yüzde 15,2 olan tütün(sigara) kullanım oranlarının 2012 yılında tekrarlanan KYTA sonuçlarına göre ;erkeklerde yüzde 41,5’e, kadınların yüzde 13,1’e düştüğünü görüp halk sağlığı savunucuları olarak çok sevinmiştik. 2008 ile 2012 yılları arasında ülkemizin yürüttüğü başta vergi ve kapalı alanları dumansız yapan yasalar olmak üzere çok başarılı tütün kontrolü çalışmaları neticesinde tütün(sigara) kullanım oranları yüzde 13,4 oranında düşürülmüş ve yaklaşık 2 milyon kişinin sigaraya başlamaması veya sigarayı bırakması sağlanmıştı. Ne var ki aynı yöntem ile 2016 yılında üçüncü kez tekrarlanan KYTA sonuçlarına göre sigara içme oranlarında tekrar yükselişler oldu. 2012 ile 2016 yılları arasında tütün kontrolü yasalarına uyumun gevşemesi ve tütün endüstrisinin özellikle kadınlara ve gençlere yönelik agresif reklam, paketleme ve fiyat politikaları sonucunda sigara içme oranlarında yüzde 16,7 oranında bir artış söz konusu olmuştur.
Ülkemizde 13-15 yaş grubundaki sigara içme oranları da 2003 yılından bu yana 2009, 2012 ve 2017 yıllarında gerçekleştirilen ulusal ölçekli, okul tabanlı araştırmalarla izlenmektedir. 2003 yılında 13-15 yaş grubundaki çocukların yüzde 8,4’ü herhangi bir tütün ürünü(sigara, nargile, puro) kullandıklarını belirtirken, halen sigara içenlerin oranı yüzde 6,9 (erkeklerde yüzde 9,4 ve kızlarda yüzde 3,5) olarak bulunmuştur. Aynı yöntem ile ulusal düzeyde tekrarlanan 2017 yılı Küresel Gençlik Tütün Araştırması’nda (KGTA/GYTS) aynı yaş grubundaki çocukların yüzde 17,9’unun herhangi bir tütün ürünü kullandıklarını belirtmesi maalesef çocuk ve gençler arasında tütün salgınının artarak devam ettiğini göstermiştir.
COVID-19 ve nikotin-tütün bağımlılığı ilişkisi konusunda elinizde ne gibi veriler var?
Tütün ürünlerinin(sigara, nargile, puro) akciğerler ve kalbimize büyük hasar verdiği üzerinde tartışma olmayan bilimsel bir gerçek, dahası tütün ürünlerinin(sigara, nargile, puro) viral solunum yolu enfeksiyonlarını artırdığına dair elimizde yeterli bilimsel kanıt var. Tütün ürünleri, bağışıklık sistemimizi baskılayarak enfeksiyonlarla savaşma kabiliyetini zayıflatıyor. Nargile gibi paylaşılan ürünler COVID-19 bulaşmasında çok önemli bir risk kaynağı olduğundan, Dünya Sağlık Örgütü nargile kullanımının yasaklanması öneriyor. Bu önerilerin ışığında ülkemizde nargile kafelerin korona salgınını önleme kapsamında kapatılması çok yerinde bir müdahale olmuştur. Koronavirüs nedeniyle gerçekleşen ölüm ve zatürre vakaları ile ilgili analizler sigaranın ağırlaştırıcı rolü üzerinde önemli ipuçları içeriyor. Ağırlaşan zatürreyle seyreden veya ölümle sonuçlanan COVID-19 vakaları incelendiğinde bu durumun sigara içenlerde 14 kat daha fazla olduğu görülmüştür. Sigara içenler COVID-19’a 2,24 kat daha fazla yakalanıyor. Sigara ve diğer tüm tütün ürünlerinde (nargile, elektronik sigara, ısıtılmış sigara vs.) bulunan nikotin immün sistem (bağışıklık) fonksiyonlarını bozan ve baskılayan en tehlikeli kimyasal maddedir. Bağımlılık yapan bu tehlikeli maddeden sadece pandemi döneminde değil her zaman uzak durmak en akıllıca olandır.
Nikotin ve tütüne(sigara) ulaşma konusunda gençleri koruyacak yeni çalışmalar olacak mı?
Çokuluslu sigara şirketlerinin kirli taktikleri konusunda gençleri bilinçlendirmek ve onlardaki enerji ve başkaldırıyı çok uluslu sigara şirketlerine karşı yöneltmek etkili bir yol. Sigara endüstrisinin gerçek yüzünü deşifre eden kampanyalarımıza devam edeceğiz. Gençlere nasihat eder tarzda değil, gençlerin öncülüğünde kampanyalar yapmanın çok daha etkili olduğunu biliyoruz. Çalışmalarımız da bu prensibe uygun olacak. Bununla birlikte DSÖ yüksek vergilerle sigara fiyatlarını artırmayı çocuk ve gençleri korumada en etkili politika olarak öneriyor. Yüksek vergilendirme için savunuculuk faaliyetlerimiz devam edecek. 18 yaşın altına sigara satış yasağının çok daha sıkı denetlenmesinin ve bu yaş sınırının pek çok gelişmiş ülkede olduğu gibi 21’e çıkarılmasının da olumlu sonuçları olacağını düşünüyorum.
Okullarda farkındalığı arttırmak için çalışmalar yapılıyor mu?
Yeşilay, TBM (Türkiye Bağımlılıkla Mücadele) Eğitim Programı kapsamında okullarda farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarına devam ediyor. Bu programın çok da olumlu geri dönüşleri olduğunu biliyoruz.
M. PERVİN TUBA DURGUT KİMDİR?
1973 Rize doğumlu olan M. Pervin Tuba Durgut, lisans eğitimimi Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde, yüksek lisans eğitimini İndiana Üniversitesinde Halk Sağlığı alanında tamamladı. Bağımlılıklarla mücadele özel ilgi ve çalışma alanlarının başında geliyor. M. Pervin Tuba Durgut, halen İstanbul milletvekili olarak TBMM Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanvekilliği görevini sürdürüyor.