Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1051
Sağlıklı Yaşam
Yaşam Becerileri Bireyi ve Toplumu Korur
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Çiğdem Demir Çelebi ile çocuk ve gençlere yaşam becerileri kazandırmanın önemini ve bu kapsamda Yeşilay tarafından yürütülen projeleri konuştuk.
Yeşilay Yaşam Becerileri Eğitim Programları kapsamında yürütülen çalışmalar nelerdir? Bu çalışmaların amaçları nelerdir?
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de maalesef madde kullanım yaşı gittikçe düşmekte ve kullanımı oldukça yaygınlaşmaktadır. Bu nedenle bizim acilen mevcut önleme programlarını tamamlayıcı yeni önleme programlarına ihtiyacımız bulunmaktadır. Dünyada madde kullanımını önleme programları arasında son yıllarda sıklıkla yaşam becerileri programlarının tercih edilip uygulandığı görülmektedir. Yapılan araştırmalar, yaşam becerileri temelinde geliştirilen programların madde kullanımının azaltılması konusunda önemli bir fark yaratabildiğini göstermektedir. Madde kullanımı konusunda kritik bir dönem olarak görülen çocukluk ve ergenlikte yaşam becerilerini kazanmanın, sigara, alkol ve madde kullanımını azalttığı, bireylere zorlayıcı yaşam olayları karşısında başa çıkabilecekleri beceriler sağladığı görülmektedir.
Yaşam becerilerine ilişkin programlar uluslararası literatürde de etkinliği kanıtlanmış çalışmalardır. Yeşilay Yaşam Becerileri Eğitim Programı, ergenlik döneminde bulunan bireylerin bağımlılığa karşı dirençli olmalarını sağlamak için uzmanlar, aileler ve gençlerin görüşlerine dayalı olarak elde edilen bir ekip tarafından belirlenen yaşam becerilerini kazandırmak amacıyla geliştirilmiştir. Günümüzde maddeyi kullanma yaşı giderek düşmektedir. Ergenler madde ile ne kadar erken tanışırlar ise maddeye karşı o kadar az dirençli bir o kadar da savunmasız olmaktadırlar. Bağımlılık yapan maddelerin fiziksel olarak ortamdan uzaklaştırılması çalışmaları (yasal yaptırımlar, reşit olmayan bireylere alkol ve sigara satışının yasaklanması, okul çevrelerinde alkol satışı yapan mekanların açılmasına izin verilmemesi gibi) devam etse de şu an var olan durum başka çözüm yollarının geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Gençlerin yaşam becerileri edinerek maddeyi deneyimlemeye karşı daha fazla dirençli olmalarını sağlamak, bu projenin sunmakta olduğu bir başka çözüm yoludur. Bu bağlamda programın dört temel amacı bulunmaktadır:
-
Madde kullanımını önlemek
-
Maddeyi deneyimlemeyi geciktirmek
-
Risk faktörlerini azaltmak
-
Koruyucu faktörleri artırmak
YEŞİLAY YAŞAM BECERİLERİ EĞİTİM PROGRAMI
Programın hedef kitlesi kimdir? Programın eğitim içeriğinde neler var?
Programın hedef kitlesini Millî Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlarda eğitim görmekte olan, maddeyi deneyimlememiş ya da deneyimlemiş ancak bağımlı olmayan 7. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Bu seçim uluslararası literatürün yaşam becerilerinin etkililiği konusundaki önerilerine uygundur. Türkiye Yeşilay bünyesinde geliştirmiş olduğumuz bu programın hedef kitlesi 7. sınıf öğrencileridir.
7. sınıfta yaşam becerileri programını tamamlayan öğrenciler becerilerinin güçlendirilmesi ve kalıcılığının sağlanması için 8. sınıfta da bir takviye programa tabi tutulmaktadır.
Yeşilay Yaşam Becerileri Eğitim (YYBE) Programı modeli oluşturulurken, YBE Lombardia Projesi’nden, Çemberde Yolculuk Projesi’nden, Uzun Süreli Aile Bağları Oluşturma Projesi’nden ve kültüre duyarlı önleme çalışmalarından yararlanılmıştır. Bağımlılık alanında çok önemli isimlerden olan Amerikalı Psikolog Gilbert J. Botvin tarafından geliştirilen Yaşam Becerileri Programı bu konudaki önemli çalışmaların en bilinen örneklerindendir. YYBE Programı geliştirilirken bu çalışma da incelenmiş, fakat hem uygulama yöntemleri hem de içerik açısından bu programın çok ötesine geçen bir çalışma tasarlanmıştır. Yeşilay Yaşam Becerileri Eğitim Programı geliştirilirken, Uluslararası Gençlik Kuruluşunun (International Youth Foundation) Mükemmellik Standartları da dikkate alınmıştır. Yeşilay bünyesinde bilimsel dayanaklara oturttuğumuz bu program, bir yandan uluslararası alanyazını takip ederken bir yandan da özgün bir yan taşımaktadır. Yaşam Becerileri Programı’nın içeriğinin oluşturulmasında geniş bir literatür taraması yapılmış, ihtiyacın kültüre özgü olarak tanımlanması için gerekli bilimsel çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Tüm çalışmaların nihayetinde program olumsuz duygularla baş etme, öz farkındalık ve beden imajı, akran ilişkileri olmak üzere üç ana başlıkta ortaya çıkmıştır. Olumsuz duygularla baş etme amacıyla hazırlanan etkinlikler rehberlik ve psikolojik danışmanlık alanında uzmanlığını almış bilim insanları tarafından öğrencilere beceri kazandıracak ve kalıcı ve etkili olmasını sağlamak üzere tüm duyulara ve harekete dayalı biçimde geliştirilmiştir. Yeşilay Yaşam Becerileri Eğitim Programı çocuk ve ergenlerin madde kullanımını önlemede kişilik, davranışlar ve sosyal-çevresel etmenlerin etkileşimlerini vurgulayan problem davranış kuramı gibi sosyal etki kuramları üzerine temellendirilmiştir. Bu kuramlara ek olarak, güç temelli yaklaşımlar ile kültüre uyumlu önleme müdahale stratejilerini de içermektedir.
“YAŞAM BECERİLERİ TOPLUMU SAĞLIKLI VE GÜÇLÜ KILAR”
Çocuk ve ergenlerde yaşam becerilerinin kazanılmasının önemi nedir?
Bireylerin karşılaştıkları güçlüklerle baş etmelerine, topluma katılmalarına ve üretici olmalarına olanak sağlayan, evrensel ve tüm insanlara uygulanabilen psikososyal becerilere genel yaşam becerileri adı verilmektedir. Gençler için yaşam becerileri, hayatlarındaki güçlükleri yaşlarına ve deneyimlerine uygun bir şekilde ele almalarını sağlayan beceri ve yeteneklerdir. Yaşam becerileri gençlerin günlük yaşamın zorluklarının üstesinden gelmelerine yardımcı olmakta, onların sağlıklı, sorumlu ve üretken birer yetişkin haline gelmelerine katkı sağlamaktadır. Bu yönüyle ele alındığında yaşam becerileri kişisel gelişimin yanında toplumun sağlıklı ve güçlü yapılanmasına yönelik olumlu katkılar sağlayabilmektedir. Yaşam becerileri yaklaşımına dayalı önleme programları sıklıkla madde kullanımı, AIDS/HIV, şiddeti önleme, fiziksel gelişim ve beslenme gibi konu başlıklarıyla geliştirilmektedir.
Bu çalışmalarda bağımlılık riski taşıyan kişilere yaşam becerileri kazandırılarak bağımlılık riski ile karşılaştıklarında bunu eleştirel biçimde değerlendirebilme, etkili problem çözme yolları üretebilme, hayır diyebilme ve sağlıklı kişiler arası ilişkiler kurmalarına destek olunmaktadır. Bu aşamada kişinin kendini bir bütün olarak tanıması ve güçlerinin farkında olması da oldukça önemlidir. Tüm bu becerilere sahip bireyin bağımlılık riskinden uzaklaştığı hem bu proje hem de diğer çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Tüm yaşam becerileri en temel adımda bireyin kendine dair farkındalığını artırarak duygu, düşünce ve davranış üçgenini fark etmesini sağlar. Yaşam becerileri programı olumlu mesajları ve olumlu becerileri güçlendirmeyi merkeze alarak, bireylerin fiziksel, psikolojik ve sosyal bağlamda sağlıklı hayat sürmelerini kolaylaştırmaktadır. Yaşam becerilerinin deneyimleme yoluyla öğrenmeye zemin sunan özel yapısı, özellikle çocuklar ve ergenlere ulaşılmasının en etkili yoludur. Bu yolla edindikleri becerileri kullanabilme kabiliyetleri kendilerine, aile ve arkadaşlarına dair olan tutumlarını olumlu yönde değiştirir. Yaşam becerileri bireysel, sosyal ve toplumsal hayatla oldukça ilişkilidir. Bireylerin kendilerini tehlikeli ve riskli durumlarda korumasını sağlayan önleyici becerilerdir.
ÖZ GÜVEN VE ÖZ SAYGININ ÖNEMİ
Çocuk ve ergenlerde akran baskısı, zorbalık, düşük öz güven ve düşük öz saygının olumsuz etkileri nelerdir, kişinin yaşam becerisine ne derece etkisi olur?
Öz güven ve öz saygı çocuğun çevresiyle etkileşimi sonucunda geliştirdiği özellikleridir. Hem aile hem de okul çevresinde çocuğa değersiz ve yetersiz olduğu hissettirildiğinde, yeni denemeler yapmasına izin verilmediğinde, sistematik biçimde aşağılama ya da baskıya maruz bırakıldığında öz güven ve öz saygının gelişiminde sorunlarla karşılaşırız. Bu olumsuz davranışlar aile üyelerinden gelebileceği gibi okullarda da az da olsa öğretmenlerden ya da özellikle ergenlik döneminde akran baskısı ve zorbalık şeklinde diğer çocuklardan kaynaklanabilmektedir. Öz güven ve öz saygının gelişmemiş olması da çocuğun risk alma davranışını artırır. Öz güveni ve öz saygısı düşük olan çocuklar genellikle yaşam becerilerini etkili bir biçimde kullanamaz. Gerektiğinde hayır diyemez. Çocuk yapay bir iyilik hali hissettiği tüm durumları denemek isteyebilir. Bahsettiğimiz bu durum da tüm bağımlılık döngülerinde mevcuttur. Bu açıdan öz güven ve öz saygı çocuğun bağımlılıktan korunması açısından oldukça önemlidir.
Akran baskısı ve zorbalık tek başına bir risk etmeni oluşturur demek doğru olmamakla birlikte çocuğun potansiyelini ortaya koyması açısından risklidir. Tek başına bir risk etmeni olmamasının nedeni çocuğun özellikleridir. Yaşam becerileri güçlü olan ve güçlü olmayan iki çocuk benzer bir akran baskısını deneyimlediklerinde sonuçları aynı olmayabilir. Yaşam becerileri güçlü olan çocuklar akran baskısı ve zorbalıkla nasıl başa çıkacaklarını ve bunu nasıl durduracaklarını iyi bilirler. Kendilerini bedensel, duygusal ve davranışsal olarak bütüncül bir şekilde tanıdıkları için bu durumlarda öz güvenleri kolaylıkla sarsılmaz, duygularını fark ederek bu durumda problem olduğunu hemen fark ederler. Durumu açıkça ve eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirdikten sonra bu davranışları durdurur, gerekirse bir yetişkinden yardım alırlar. Akran baskısı ve zorbalıktan uzak, sağlıklı ilişkiler kurmanın yollarını bildikleri için kendilerini geliştirecek arkadaşlıklar kurabilirler. Böylece çocuklar ve gençler kendileri için zarar verici ilişki ve ortamlar yerine, geliştirici ve destekleyici ortamların oluşmasına katkı sağlayabilir.
“TÜRKİYE BAĞIMLILIKLA MÜCADELE EĞİTİM PROGRAMI BİR DİL BİRLİĞİ SAĞLAMIŞTIR”
Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM) nedir? Amacı, hedefi nedir, hedef kitlesi kimlerden oluşur?
Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM), Yeşilay tarafından geliştirilen teknoloji, tütün, alkol ve madde bağımlılıkları ile sağlıklı yaşam modüllerinden oluşan başta çocuklar ve gençler olmak üzere toplumun tamamını bu konularda bilgilendirmeyi ve farkındalıklarını artırmayı amaçlayan bir birincil önleme programıdır. Yeşilay ve Millî Eğitim Bakanlığı iş birliği çerçevesinde hayata geçirilen bu program, başta çocuklar ve gençler olmak üzere toplumun genelinde bağımlılıklara karşı farkındalığın artırılmasını amaçlayan bir eğitim programıdır. Bu amaçla anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise, yetişkin ve ebeveyn modüllerinden oluşmaktadır. Programda Yeşilay Bilim Kurulu danışmanlığında her yaşın gelişim özelliklerine uygun farklı içerikler geliştirilmiştir. Bilimsel kanıta dayalı üretilen eğitim içerikleri Türkiye'de bağımlılık alanında bir dil birliği sağlamış, Bağımlılıkla Mücadele Üst Kurulu tarafından akredite eğitim programı olarak tanımlanmıştır.
AMAÇ BİLİNÇLENDİRMEK VE FARKINDALIK OLUŞTURMAK
Okulda Bağımlılığa Müdahale Programı (OBM) TBM’nin neresinde yer alıyor?
Bağımlılık; zararlı bağımlılık yapıcı maddeyi deneme ile başlayan, sık ve riskli kullanma ile devam eden, alışma süreciyle farklı bir boyuta evrilen bir süreçtir. Bu sürecin bağımlılığa dönüşmeden yavaşlatılması, durdurulması ve geriye döndürülmesi yönünde yapılan müdahalelere “ikincil önleme” denir. Yeşilay’ın geliştirdiği Okulda Bağımlılığa Müdahale Programı (OBM), bilinçlendirme ve farkındalık oluşturmayı amaçlayan, birincil önleme kapsamında geliştirilmiş okul temelli Türkiye Bağımlılıkla Mücadele (TBM) Eğitim Programı’nın tamamlayıcısıdır. OBM, TBM’nin bilgilendiren ve farkındalık oluşturan eğitici yönünü tamamlamakta ve bağımlılığa dönüşmeden öğrencilerin zararlı davranış ve alışkanlıklarına müdahale etmektedir.
ÖNLEYİCİ MÜDAHALE
Okulda Bağımlılığa Müdahale (OBM) Programı’nın hedefi ve amacı nedir?
OBM kapsamında rehber öğretmenler, bağımlılığa müdahale alanında teknik ve mesleki yetkinliklerini artırıcı eğitimlere katılarak “OBM Uygulayıcısı” olmakta ve risk grubundaki öğrencilere önleyici müdahalede bulunmaktadırlar. OBM sayesinde risk altındaki öğrenciler için sigara, alkol, bağımlılık yapıcı madde ve riskli internet kullanımı gibi tedavisi güç ve maliyetli bir hastalığın oluşumu bağımlılığa dönüşmeden durdurulmaktadır. OBM ile risk grubuna giren öğrenciler eğitim sistemi dışına itilmeden kazanılmakta ve öğrencilerin bağımlılıkla birlikte gelişen psikososyal sorunlarına çözümler sunulmaktadır.
RİSKLİ ÖĞRENCİLERİN TESPİT EDİLMESİ
OBM’de müdahale aşamaları nelerdir?
OBM, toplam 13 basamaktan oluşan bir müdahale sürecini içermektedir. Çalışmalar, rehber öğretmenin sorumlu olduğu öğrenciler üzerinde risk taraması yapması ile başlar. Böylece her bir okulun kendine özgü ihtiyaçlarına yönelik uygulamaları oluşturulması hedeflenmektedir. Risk taramasının ardından rehber öğretmen, madde kullanan öğrencileri tespit eder ve çocuktan ayrıntılı öykü alındıktan sonra çocuğun mahremiyeti ve güvenliği dikkate alınarak okul ve aile bilgilendirilir. Paydaşları sürece etkin bir biçimde dahil ettikten sonra geri bildirimleri alır ve değişim süreci başlar.
Rehber öğretmen değişimi sağlamak için bağımlılığa bulaşmış öğrenciyi bağımlılıkla mücadele konusunda bilgilendirir. Bu süreç etkin tavsiye verme, motivasyon artırıcı görüşmeler yapma gibi kendine özgü bir yapıyı içerir. Temel yapılandırmanın ardından rehber öğretmen müdahalede bulunduğu öğrenciyle birlikte çalışma için bir hedef planı oluşturur ve öğrenciyi devamlı olarak takip eder.
HAYIR DİYEBİLME YETİSİNİN KAZANDIRILMASI
Çocuk ve ergenlerde hayır diyebilme yetisi nasıl kazanılır? Eğitimcilere burada ne gibi görevler düşüyor?
Hayır diyebilme becerisi öğrenilen ve öğretilen bir beceridir. Aslında tüm bebekler bu beceriyle dünyaya gelirler. Bebek, konuşamasa da neye ihtiyacı olduğunu ve neyi istemediğini ağlayarak ebeveynine belirtir. Şefkatli bir ebeveyn, bebeğinden gelen ilk sinyalleri dikkatle okumaya başlarsa çocuğuna hayır diyebilme becerisini de öğretmeye başlamış demektir. Çocuğa fikir ve ihtiyaçlarını belirtme imkânı sunmak, ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için alan açmak, çocuğu ikinci sınıf bir insan olarak görmek yerine potansiyelini açığa çıkaracak müthiş bir enerji olarak görmek de çocuğun hayır diyebilmeyi öğrenmesi açısından önemlidir. Çocuğu ilgilendiren bir hususta (özellikle öpmek, sarılmak gibi bedensel temaslar) iznini istemek ve istemediği bir şeye hayır demesine izin vermek oldukça basit fakat çok etkili yöntemlerdendir. Hayır diyebilme konusunda rol model olma, didaktik bir biçimde ya da çocuk pekiştiricileriyle desteklenerek öğretilebilir. Ancak çocukta bu becerinin ileri düzeyde gelişmesi ve içselleştirilmesi için, yaparak ve yaşayarak öğrenilmesi daha uygundur. Yeşilay Yaşam Becerileri Eğitim Programı da bu felsefeyi temel almaktadır. Çocuğun hayır diyebilme becerisinin gelişiminde aile ortamı kadar okul ortamı da oldukça önemlidir. Okullarda öğrenciyle öğretmen arasındaki ilişki hiyerarşik bir biçimde kurulduğunda ve öğrencinin biricik ihtiyaçları dikkate alınmadığında çocuk kendini ifade etmekten kaçınmaya başlayabilir. Oysaki okulun hayır diyebilme becerisinin öğretilmesi açısından büyük potansiyeli vardır. Özellikle ev ortamında bu beceriyi öğrenememiş çocuklar açısından okulda bu becerinin geliştirilmesi ayrıca önem kazanmaktadır. Öğretmenler hem eğitim ortamının düzenlenmesi hem de çocuğa hayır diyebilme becerisinin bizzat öğretilmesi konusunda etkin role sahiplerdir.
DR. ÖĞR. ÜYESİ ÇİĞDEM DEMİR ÇELEBİ KİMDİR?
Hacettepe Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü’nden 2009 yılında mezun olduktan sonra Millî Eğitim Bakanlığında okul psikolojik danışmanı olarak çalışmaya başlamıştır. 2010 yılında Kırklareli Üniversitesinde başlayan akademik hayatı Marmara Üniversitesinde devam etmiştir. 2012 yılında yaşlılık psikolojik danışmanlığına yönelik çalışmalara başlamıştır. Bu alanda gerçekleştirdiği çalışmalar Ulusal Yaşlılık Konseyi tarafından fark edilmiş, 2018 yılında Ulusal Gerontoloji Ödülleri Kapsamında GeroFuture Ödülü’ne layık görülmüştür. Marmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Doktora Programı’ndaki eğitiminin bir kısmını Almanya’da sürdürmüştür. “Başarılı Yaşlanma ve Türkiye için Bir Program Denemesi” başlıklı doktora tezini 2020 yılında tamamlamıştır. Pozitif psikoterapi, sanat terapisi, nefes terapisi, farkındalık terapisi, psikodrama, duygu odaklı çift terapisi, somatik deneyimleme gibi terapötik eğitimler alan Dr. Çiğdem Demir Çelebi, çeşitli ulusal ve uluslararası projelerde araştırmacı ve uzman olarak yer almıştır. Doğa terapisi başta olmak üzere çeşitli psikolojik danışma uygulamalarında bulunmaya devam eden Dr. Çelebi, birçok projede araştırmacı olarak yer almıştır. Marmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışma Uygulama ve Araştırma Merkezi başta olmak üzere çeşitli psikolojik danışma kuruluşlarında yüzlerce vaka görmüştür. 2014 senesinden bu yana Türkiye Yeşilay Cemiyetinde uzman olarak proje bazlı çalışmaktadır. Dr. Çiğdem Demir Çelebi, halen İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışma Anabilim Dalında Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.