Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1075
Yaşam
“Günümüzde Ruh Sağlığını Korumak Daha Zor Ve Daha Önemli Hale Geldi”
Ruh sağlığı ve beden sağlığı arasındaki ilişki son yıllarda çok daha sık vurgulanıyor. Özellikle beden sağlığını kaybetmiş kişilerin tedavi süreçlerinde, yalnızca ilaç tedavisi ile değil hastaya mental açıdan da yaklaşılması bütüncül bir iyileştirme programı sağlıyor. Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi Psikiyatri Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Uluslararası Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı ve Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Merih Altıntaş, ruh ve beden sağlığı arasındaki hassas denge hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Kişinin ruh sağlığını etkileyen ve kişiyi bağımlılığa iten sosyal sorunlar nelerdir?
Kişiyi bağımlılığa iten bireysel, ailevi ve sosyal nedenler olabilir. Kişinin hayatı aslında tüm bunların harmanlanması ile şekillenir. Bu etkenlerden herhangi birinin olumsuzluk barındırıyor olması kişiyi bağımlılığa yatkın hale getirir. Örneğin ailesinde alkol ya da madde kullanımı olan ve bu tip alışkanlıklara erken yaşta şahit olan kişilerin alkol ya da madde kullanma ihtimalleri toplumun bunlardan uzak büyümüş diğer üyelerine göre daha yüksektir. Sosyoekonomik açıdan yetersiz ailelerde büyümek, düşük eğitim düzeyi, arkadaşları içinde bunları deneyimleyen kişilerin olması, kişinin çevresinde bağımlılık yapıcı maddelere karşı edinilmiş özendirici tutumlar ve huzursuz bir aile ortamı içinde büyümek de kişinin bağımlılık riskini artıran sosyal faktörlerden bazılarıdır.
Bağımlı kişilerin ruh sağlığı ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımı ile ruhsal hastalıklar arasında yakın bir ilişki vardır. Ruhsal açıdan sağlıklı olmayan kişiler bu tip maddeleri kullanmak konusunda daha fazla risk altındadır. Sağlıklı bireyler de bu tip maddeleri kullanırlarsa bağımlı olma riskleri her zaman için mevcuttur. Bir diğer ilişki ise, bu tip maddeler belli bir süre sonra beyindeki bazı yapılara ve işlevlerine zarar vermeye başlar ve kişide ruhsal hastalıkların oluşumuna zemin hazırlar. Yani ruhsal hastalıklar bağımlılık için bir risk faktörü olduğu gibi, bağımlılık da ruhsal hastalıkları beraberinde getirir.
KİŞİ KENDİSİNİN FARKINDA OLMALI
Kişi ruh sağlığını koruyabilmek için hangi hususlara dikkat etmelidir?
Kişinin ruh sağlığını koruyabilmesi için kendine iyi gelebilecek aktiviteleri ve durumları iyi tanıyor olmasının yanında onu zorlayan, örseleyen, iyi gelmeyen ve olumsuz hissettiren durumlar hakkında da farkındalığının olması gereklidir. Günümüzün zorlu yaşam koşulları veya kişinin iç dünyasına ilişkin ortaya çıkan, stres ve kaygı yaratan durumlarda, süreci yönetmek ve bununla baş etmek için kişinin onu koruyan bireysel yöntemlerini önceden geliştirmiş ve deneyimlemiş olması durumun içinden sağlıklı çıkabilmesine yardımcı olur. Benzer şekilde kendine iyi gelmeyen durumları biliyor ve bunların zarar veren etkilerinden uzak kalabiliyor olmak da koruyucu bir yöntemdir.
Yaşamda kişinin kendine zaman ayırması, sevdiği ve yapmaktan hoşlandığı şeyleri yapıyor olması, ona iyi geldiğini düşündüğü kişilerle zaman geçirmesi, aile ve arkadaş çevresinin içinde aktif olarak yer alması gibi bazı durumlar kişiye ruhsal açıdan iyi gelecektir. Meditasyon, gevşeme egzersizleri, dinlendiren bir müzik, doğada ve açık havada yürüyüş yapmak çok kolay ve pratik yöntemlerdir. Stres ve biraz daha ileri boyutlara vardığında kaygıya, depresyona ve benzeri ruhsal ve bedensel tablolara neden olabildiği için kişiler benzer yakınmaları hissetmeye başladığında uzman yardımı almakta gecikmemelidir. Alkol, madde kullanımı ya da bağımlılık yapıcı davranışların olması kişiyi ruhsal ve bedensel açıdan zayıflatır; bağışıklık sistemi ve diğer savunma mekanizmalarına olumsuz etkisi nedeniyle kişileri bedensel ve ruhsal açıdan hastalanmaya daha yatkın hale getirir.
BİREYSELLEŞME VE SOSYALLEŞME ARASINDAKİ DENGE
Geçmişte insanlar yaşadığı sıkıntıları ruh sağlıklarını koruyarak nasıl aşıyordu? Bireyselleşmenin arttığı günümüzde ruh sağlığını korumak daha mı zor?
Günümüzde ruh sağlığını korumak daha zor ve önemli hale geldi. Geçmişte insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak dışında kaygı duyacakları belirgin stres yaratan durumlar çok azdı. Günümüzde yaşam şekli değişiklikleri kişilerin daha fazla stres yaşamasına neden oluyor. Stresin ruhsal ve bedensel hastalıkların oluşmasına ya da belirli bir zemin varsa kolaylıkla ortaya çıkmasına neden olabildiğini biliyoruz. Bugün birçok bedensel hastalığın ardında stresin etkinliği gösterilmiş olmakla beraber, ruhsal birçok durumun da arkasında stresin bir neden veya tetikleyici olabildiği bilinmektedir. Sosyal destek sistemlerinin efektif olması da kişileri ruhsal açıdan koruyan bir etmendir. Örneğin kişinin ailesinin ve yakın çevresinin olması, ihtiyaç duyduğunda destekleniyor olması ve bu konuda kendini güvende hissetmesi oldukça önemli bir faktördür. Günümüzde geleneksel aile yapılarının değişmesi ve bireyselleşmenin daha görünür olması bu desteği zayıflatabilmektedir. İnsan sosyal bir varlıktır ve sağlıklı bir hayat sürebilmesi için çevresiyle etkin bir ilişki ve iletişim halinde olması beklenir. Yalnızlaşan toplumlarda bireylerin daha mutsuz oldukları ve özellikle depresyon başta olmak üzere bazı ruhsal yakınmalarla daha sık karşılaştıkları bilinmektedir. Bireyselleşme ve sosyalleşme arasındaki dengenin iyi kurulması da bütüncül sağlık açısından önemli bir faktördür.
SOSYAL FOBİ
Toplumsal kaygının nedenleri nelerdir? Günlük yaşantıda hangi durumlarda sosyal fobi ortaya çıkar?
Sosyal fobi bireyin toplum önünde hata yapacağı, küçük düşeceği ve başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısı taşıdığı ve toplumsal durumlarda ortaya çıkan bir kaygı bozukluğudur. Birey bu konuda belirgin ve sürekli bir kaygı taşır. Başkalarıyla etkileşimde bulunacağı ya da toplum içinde bir eylem gerçekleştireceği zaman korku ve kaygı yaşar ve olabildiğince bu eylemden kaçmaya çalışır. Diğer insanların kendisi hakkında zayıf, aptal, beceriksiz gibi yargılarda bulunacağını düşünür. Ellerinde ya da sesinde titreme olacağını ve bunun da fark edileceğini düşündükleri için toplumda konuşmaktan, görünür olmaktan, dikkat çekmekten kaçınmaya çalışırlar. Hatta bazı kişiler diğer kişilerin yanında yemek yemekten, yazı yazmaktan da çekinirler.
Tedavi edilmeyen sosyal fobi kişide ne tür ruhsal sorunlara yol açar?
Sosyal fobi tedavi edilmediği takdirde kişinin sosyalliğini ve işlevselliğini olumsuz yönde etkiler. Örneğin sınıfta konuşmaktan çekinen bir öğrenci parmak kaldıramaz, sözlü sınavlara girmekten olabildiğince kaçınır. Ya da kaygısı nedeniyle bildiğini de anlatamaz. Bu onun gerçekte var olandan daha başarısız olmasına sebep olur. Toplum içinde olmaktan kaygı duyan birey, bu kaygıyla baş edemeyince toplumdan uzaklaşmak ve bireyselleşmek ve hatta yalnızlaşmak zorunda kalır. Yalnızlaşan, kurmak istediği ilişkileri kuramayan, hayatında hep bir kısıtlama ve kaygı ile yaşayan birey zamanla mutsuzlaşır ve depresyon ve bazı diğer ruhsal bozukluklarla karşı karşıya kalır.
Sosyal fobi ile bağımlılık arasında bir ilişki var mıdır?
Sosyal fobisi olan ama bu konuda destek ve tedavi almayan bireyler için zamanla hayat daha zor bir hale gelir. Kişi sorumluluklarını yerine getirmek zorunda olmanın yanında bir yandan da kaygı ile baş etmeye çalışır. Bazen bu kişilerin alkol ve maddeyi sorunları için bir çözüm gibi kullandıklarını görüyoruz. Her ne kadar bağımlılık yapıcı maddeler kişiyi bir süre için rahatlatıyor ve krizi o an için çözüyor gibi görünse de aslında problem tüm boyutuyla halen ortadadır. Kaygı bozukluklarının tedavisi için doktor tarafından reçete edilen, belirli bir süreden ve dozdan fazla kullanılmaması gereken bazı ilaçların suistimali de bağımlılık için risk oluşturur. Öte yandan sosyalleşmek için bu maddelerden, ilaçlardan yarar gördüğünü düşünen kişi, bunu bir yöntem olarak kullanmaya devam ederse zamanla tolerans gelişimiyle beraber bunlara bağımlı hale gelir. Yani sözde sosyalleşmek amacıyla ve bilinçsizce kullanılan bu maddeler sorunu çözmediği gibi, zamanla bağımlılık gibi daha önemli bir sorunu ortaya çıkararabilirler. Sosyal fobi, terapi ve ilaçlarla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Uzman desteğiyle ve bilimsel yollarla tedavi olan kişinin iyileşmesi ve hayat kalitesini değiştirmesi mümkündür.
RUH VE BEDEN SAĞLIĞI İLİŞKİSİ
Ruh sağlığı mı beden sağlığını getirir, beden sağlığı mı ruh sağlığını? Ruh ve beden sağlığı arasındaki ilişkiyi açıklayabilir misiniz?
Ruh ve beden birbirinden ayrılamaz bir bütünü oluştururlar. Başka bir deyişle ruh sağlığı ve beden sağlığı arasında çift yönlü bir ilişkiden bahsedebiliriz. Ruh sağlığının iyi olmaması kişinin bağışıklık sistemini bozarak, beden için âdeta savunma bariyeri olan bu yapıları etkiler ve kişinin bedensel birçok rahatsızlığa yakalanmasına neden olabilir. İnsan bedeni ve ruhu denge içinde işleyen bir bütün olarak düşünülmelidir. Bedensel sağlık sorunlarının birçoğu nörokimyasal, hormonal veya farklı birçok yolla ruhsal hastalıkların oluşumuna da neden olabilir. Bu nedenle biz kişide bedensel bir hastalık tespit ettiğimizde birlikte olabilecek ruhsal sorunları göz ardı etmeyiz. Benzer şekilde ruhsal hastalıkların tanısını koyarken bedensel başka bir faktörün olabileceğini de dikkate alırız.
RUHSAL DAYANIKLILIK
Ruhsal dayanıklılık nedir?
Ruhsal dayanıklılık kavramı son dönemlerde üzerinde çok konuşulan ve ruhsal sağlığın vazgeçilmez parçası olan bir kavramdır. Olumsuz bir dış etken ya da kişiyi ruhsal açıdan örseleyen bir durumla karşılaşıldığında, ruhsal açıdan sağlıklı ve işlevsel olan tepkiyi verebilme yetisidir. Bir başka deyişle stres ya da olumsuz bir durumla karşılaşıldığında kişinin bu duruma dayanabilmesi ve hızla iyileşmesi gibi de düşünülebilir.
Ruhsal açıdan dayanıklı çocuklar yetiştirmek için ebeveynler nasıl bir yol izlemeli?
Bir çocuğun aile ortamı ve ebeveynlerle kurduğu iletişim onun ilişki kurma paternini belirler. Çocuklar gördüklerini taklit ederek öğrenirler. Bu nedenle anne babaların nasıl davranışlar sergilediği, çocuğun önünde nasıl modeller oldukları çocukların şekillenmesinde en büyük etkenlerdendir. Yani çocuğunuz nasıl birisi olsun istiyorsanız sizin de buna yakın davranışlar sergilemeniz gerekir. Örneğin hiç kitap okumayan bir annenin çocuğuna kitap okuması için ısrar etmesi ya da sigara kullanan bir babanın ergen oğluna sigara içmemesi için uyarıda bulunması pek etkili olmaz. Çocuğa her istediğini almak, her şeyi önüne sermek iyi ebeveyn olmak demek değildir. Çocuklar beklemeyi, sabretmeyi, bazen bedel ödeyip, bazen de emek vermeyi öğrenerek büyümelidir. Bir sorunla karşılaştıkları zaman kriz çözme becerilerini geliştirmeleri için desteklenmeleri gerekir. Sizin sorunu onun için çözüyor olmanız çok geçici ve efektif olmayan bir yoldur. Hayır demeyi duyan çocuk aynı zaman da kendisi de hayır demeyi öğrenerek büyümelidir. Huzurlu, sevildiğini ve desteklendiğini hissettiği bir aile ortamı çocuğun ruhsal sağlığı için çok önemlidir. Aile bireylerinin birbiriyle ve çocukla ilişkilerinin iyi olması, dinleniyor ve önemseniyor olduğu hissini yaşaması, çocuğa ailenin değerli bir bireyi ve takımın bir parçası olduğunun hissettirilmesi önemlidir.
Aile içi şiddetin olması, fiziksel ve psikolojik açıdan travmaya maruz kalması, çocukla ebeveyn arasında süregelen çatışmalar ve olumsuz duyguların ifade edilmesi çocuğu evden uzaklaştırıp başka yollardan destek arayışına girmesine neden olabilir. Bu konuda dikkatli olunmalıdır. Özellikle ergenlik döneminde gencin bireyselliğine ve özerkliğine saygı duyulmalı ama denetim altında bir serbestlik sağlanarak iletişim sürdürülmelidir. Çocukları kendilerini mutlu hissettikleri müzik, spor, oyun ve diğer aktivitelere erken yaşta yönlendirmek sosyalleşmelerini sağladığı gibi zaman geçirecekleri ve keyif alacakları farklı alanlar yaratmak bu çevrede büyümeleri, kendilerine bu gruplarda yer edinmeleri, hedefler belirlemeleri gençlerin keyif vereceğini düşündükleri zararlı davranışlardan uzak kalmaları için de koruyucu olacaktır.