Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1082
Bağımlılık
Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a 104 yıllık mücadele
Bir grup aydının vatansever bir öngörüyle başlattığı bir mücadelenin adı Yeşilay… Yeşilay, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında işgal güçlerinin Türk toplumunda alkol ve uyuşturucu maddeleri yaygınlaştırmasını ve işgale karşı mücadele ruhunun yıkılmasını önlemek amacıyla dönemin Şeyhülislam’ı İbrahim Haydarizade’nin himayesinde, Dr. Mazhar Osman ve dönemin 30 aydını tarafından 23 Şubat 1920’de İstanbul’da “Hilal-i Ahdar” adıyla kuruldu. 1920 yılını işaret eden kayıtlara göre, “cemiyetin unvanı” sütununda “Hilal-i Ahdar Cemiyeti” yazarken, “maksad- ı tesisi” bölümünde ise “İşretin zararlarını halka anlatmak üzere hutbe ve mev’ızalar tertibi; risale ve makaleler neşri ve sâire gibi terbiye-i fikriyeye hâdim çarelere tevessül etmekten ve saireden ibarettir” ifadesi bulunuyordu. Osmanlı Cemiyetler Defteri ve arşiv kayıtları, bugüne kadar bilinenin aksine içki karşıtı derneğin kuruluş kayıt tarihini 23 Şubat 1920 olarak gösteriyordu.
HİLAL-İ AHDAR’IN SEÇİLMİŞ İLK BAŞKANI: HACI EMİN PAŞA
Cemiyet resmen kurulduktan sonra gazetelerde, kuruluşun tamamlandığı ve çalışmalara başlanacağına dair haberler yer almaya başladı. Cemiyetin ilk genel kurul toplantısı 5 Mart 1920’de İstanbul’da Matbuat Cemiyeti binasında Şeyhülislam Haydarizade İbrahim Efendi başkanlığında yapıldı. Yapılan seçimler neticesinde Şeyhülislam İbrahim Efendi onursal başkan olarak kalırken, Hilal-i Ahdar’ın ilk başkanlığına Dr. Emin Paşa seçildi. Mazhar Osman ve Hüseyin Kazım Beyler ikinci başkanlık görevini üstlendiler. Matbuat Cemiyeti binasında yapılan ilk genel kurul toplantısı Dr. Hacı Emin Paşa’nın açılış konuşmasıyla başladı.
CEMİYETİN AMACI: İÇKİ MÜCADELESİ
Hilal-i Ahdar Cemiyeti’nin varlık sebebi ve kuruluş nedeni, cemiyet nizamnamesinin ikinci maddesinde açıkça ifade ediliyordu. “Cemiyetin mücadelesi içki mücadelesidir” denilen ikinci maddede, bunu sağlamak için konuşmalar yapılacağı, makale ve kitapçıklar neşredileceği, mekteplerde büyük bir ehemmiyetle sağlığı koruma derslerinde içkinin zararlarının vurgulanacağı, içki müptelalarının hastanelerde tedavi edileceği, zarar gören aile ve evlatlarına yardım edileceği, yasama ve yürütme organları nezdinde içkinin önlenmesi için girişimlerde bulunulacağı ve hepsini tamamlayacak şekilde Türkiye’de içki aleyhinde kongreler tertipleyip bu amaçla yabancı ülkelerde düzenlenen kongrelere ülkeyi temsilen katılacakları anlatılıyordu.
YEŞİLAY İSMİ TEKLİF EDİLİYOR
11 Şubat 1920 tarihli Vakit gazetesinde “Hilal-i Ahdar” ismine bir itiraz yazısı yayınlanır. İtirazın sahibi Doktor Tevfik Salim Bey’dir. Tevfik Salim Bey, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ve Kızılay Başkanlığı yapmıştır ve aynı zamanda Verem Savaş Derneği Kurucusu olan asker doktorlardandır. Tevfik Salim Bey, “Hilal-i Ahdar” yerine daha kolay kullanılacak olan “Yeşilay” isminin kullanılması önerisinde bulunur.
CEMİYET EFSANE GENEL BAŞKANINA KAVUŞUYOR
1920 yılında yapılan İkinci Hilal-i Ahdar Kongresi, Dr. Mazhar Osman Bey’in kongre başkanlığında Matbuat Cemiyeti merkezinde yapılır. Oylama neticesinde, artık vazifede bulunmayan Şeyhülislam Haydarizade İbrahim Efendi'nin onursal başkanlığının devamına karar verilir. İdare heyetinin yeni başkanlığına ise alkolle mücadeleye hayatını vakfeden Dr. Mazhar Osman Bey seçilir.
YEŞİLAY’IN BÜYÜK BAŞARISI: MEN-İ MÜSKİRAT KANUNU’NUN KABULÜ
Yeşilay’ın kuruluşunu gerekli kılan içki karşıtı gelişmelerle elde edilen en önemli başarı, Ankara’da toplanan ve Millî Mücadeleyi yönetecek olan Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen Men-i Müskirat Kanunu idi. Ankara’da toplanan Büyük Millet Meclisi’nde Men-i Müskirat kanun teklifi Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey tarafından, TBMM’nin açılışından beş gün sonra, 28 Nisan 1920 tarihinde Meclis’e sunulur. Yapılan müzakereler neticesinde Ali Şükrü Bey’in kanun teklifi kabul edilir. 14 Eylül 1920 tarihinde Men-i Müskirat Kanunu çıkarılarak, içkinin üretimi, satışı, tüketimi yasaklanır. Sadece sağlık amaçlı alkol kullanımı Sağlık Bakanlığı denetiminde olacak şekilde serbest bırakılır. Kanun, Hilal-i Ahdar’ın faaliyetlerine de yasal bir dayanak sağlarken Hilal-i Ahdar’ın faaliyetleri de hız kesmeden devam eder.
ALKOLLE MÜCADELEDE YENİ AÇILIMLAR
21 Ekim 1921 tarihli kongre Matbuat Cemiyeti’nde toplandı ve Dr. Mazhar Osman başkanlığa yeniden seçildi. Bu kongrede alkolle mücadele için yapılan eğitim faaliyetlerinin yanında yeni aktiviteler gündeme geldi. Okullarda, alkolün zararlarını anlatan konferanslar düzenleyen Hilal-i Ahdar, toplumda alkolle mücadele bilincini artırmak için spor kulüpleri, Meşihat Makamı (şeyhülislamlık) ve diğer resmî makamlarla ortak organizasyonlar tertip etme kararı aldı. Birkaç yıl sonra Hilal-i Ahdar’ın vazgeçilmez etkinlikleri hâline gelecek olan tiyatro ve sinema, cemiyetin amaçlarını gerçekleştirmek ve toplumun bilinçlendirilmesini sağlamak için etkin ve ilgi çekici yöntemler olacaktı. Öte yandan alkolle mücadelede müeyyidelerin uygulanması için çalışmalar hızlandırıldı. Bunun ilk uygulama örneği olarak ibadethanelerin yakınındaki meyhaneler kapatıldı. Diğer bir sevindirici gelişmeyse, Hilal-i Ahdar Cemiyeti’nin esnaf üyelerinin sayılarının artmasıydı. Bu sayede esnaf örgütleriyle alkolle mücadelede ortak etkinlikler başlatılmıştı. Ayrıca spor kulüpleri temsilcilerinden Hilal-i Ahdar’a üye olanların sayıları da artmıştı. Tüm bu gelişmeler 1921 yılının alkolle mücadelede etkin bir yıl olmasına katkı sağladı.
“TÜRKLER ALKOLLE MÜCADELE İÇİN ÖRGÜTLENİYOR”
2 Kasım 1922’de gerçekleştirilen Hilal-i Ahdar Kongresi’nde Halife Abdülmecid Efendi Onursal Başkan seçildi. Hilal-i Ahdar’ın kısa süre içinde alkole karşı pro-aktif mücadelesi Amerika’da büyük ilgi gördü. Deyim yerindeyse günü gününe İstanbul’dan geçilen haberler takip edildi. Hilal-i Ahdar’ın kuruluşunu ve çalışmalarını kastederek, “Türkler alkolle savaşmak için örgütleniyor” başlıklı haberler yapan yabancı gazetelerin İstanbul muhabirlerine göre, “Filmlerde içki müptelası olmanın sonucunu gösteren sahneler gösteriliyor; profesörler ve hocalar tarafından da alkolden kaçınmaya dair dersler veriliyor”du.
Tüm bu haberler, Hilal-ı Ahdar’ın ve Türklerin içki karşısında aldıkları olumlu tavırlar olarak yansıtılıyordu. Türkler de dünyanın diğer ülkeleriyle eş zamanlı olarak içkiye karşı mücadele başlatmışlardı.
TÜM ÇABALARA RAĞMEN İÇKİ YASAĞI KALKIYOR
Men-i Müskirat Kanunu’nun kaldırılmasına yönelik hazırlıklar yapılırken, Yeşilay ve Meclis’te bulunan Yeşilay destekçisi milletvekilleri de içkinin toplumsal ve kişisel hayata zararlarını aktaran yayınlar yapmaya başladılar. Ancak ne yazık ki, Men-i Müskirat Kanunu’nun Meclis’te kabul edilmesinden dört yıl sonra 9 Nisan 1924 tarih ve 202 sayılı Kanun ile içki yasağı yerine izin alınmasını zorunlu kılan bir sınırlama getirilerek, yasak fiilen kaldırılmış oldu.
KADIN ÜYE SAYISI ARTIRILIYOR
Hilal-i Ahdar Cemiyeti'nin 24 Ekim 1924 olağan kongresi Cuma günü Türk Ocağı’nda yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Kongrenin açılış konuşmasını Dr. Mazhar Osman Bey yaparak cemiyetin bir senelik çalışmalarını anlattı. Özellikle Men-i Müskirat Kanunu’nun kaldırılmasıyla ortaya çıkan vaziyetin vahametini rakamlarla ve olaylarla gözler önüne serdi. Mazhar Osman’ın bu konuşmasını gazeteler tam metin olarak yayınladılar. Kongrede gelenek bozulmadı ve Dr. Mazhar Osman tekrar başkanlığa, Ali Mahir başkan yardımcılığına, Celalettin Feyyaz sorumlu muhasebeciliğe, Fahreddin Kerim ise genel sekreterliğe seçildi.
Cemiyet, 1924 yılı itibariyle kadınlar arasında içkinin yaygınlaşmasını önlemek üzere kadın üye sayısının artırılmasına, bu amaçla kadınlar arasında “kuvvetli propaganda şebekesi” tesis edilmesi için Yönetim Kurulu Üyesi olan Safiye Hüseyin’in yetkilendirilmesine karar verdi. Cemiyet ayrıca uğraş alanına kokain, morfin ve esrarı da dâhil ederek bağımlılıkla mücadele alanını genişletti. Ayrıca 1924 kongresinde yapılan önemli konuşmaların Yeşil Kitap adıyla yayınlanmasına karar verildi. Kitap başta milletvekilleri ve bürokrasi olmak üzere ilgili herkese ücretsiz dağıtılacaktı.
İLK ULUSLARARASI ÇALIŞMALAR
Amerikalı ünlü içki düşmanı, Amerikan İçki Aleyhtarları Hareketi’nin kurucusu “Kediayak” Johnson lakaplı William E. Johnson, tüm dünyada içki karşıtlarının birlikte hareket etmesi için uğraşıyor, bu amaçla birçok ülkede konferanslar veriyordu. Hilal-i Ahdar kurulurken İstanbul’a davet edilen Johnson, nihayet 1924 yılı sonbaharında İstanbul’a geldi. Men-i Müskirat Kanunu’nun kabulü, tadili ve kaldırılmasıyla ilgili ayrıntılı incelemelerde bulunan Johnson, 19 Eylül 1924’te İstanbul’da içki karşıtı bir konferans verdi. Öte yandan Hilal-i Ahdar Cemiyeti, yurt dışındaki içki karşıtı örgütlerden de büyük ilgi görüyordu. 1927 yılında Amerika Birleşik Devleri’nde düzenlenen uluslararası alkol düşmanı cemiyetlerin toplantısına Yeşilay Cemiyeti’ni temsilen Safiye Hüseyin katıldı. Yurt dışındaki kongrelere gönderilen ilk kadın delege olan Safiye Hüseyin, burada derneğin 17 şubeye sahip olduğunu belirterek, Türkiye’nin her zaman alkole düşkün olmayan bir millet olduğunun altını özellikle çizdi.
YEŞİL GÜN: "İÇKİSİZ EĞLENCE MÜMKÜNDÜR"
1920’li yılların sonuna doğru Hilal-i Ahdar, içki aleyhtarı görüşlerini ve kurmak istediği bilinci yaygınlaştırmak için teşkilat ile kamuoyunu bir araya getirecek etkinliklere yöneldi. Bu amaçla başlattığı faaliyetler, müsamereler, konferanslar ve çay partileri idi. Hilal-i Ahdar Cemiyeti Yönetim Kurulu, bu üç etkinliğe bir de “Yeşil Gün” bayramını dâhil etti. Yönetim Kurulu’nun aldığı bir kararla, her yıl Mayıs ayının ilk cuma gününün “Yeşil Gün” olarak kutlanması kararlaştırıldı. İlk etkinlik, 5 Mayıs 1927 tarihinden itibaren uygulamaya başlandı. Basında en çok ses getiren faaliyet olan Yeşil Gün ile amaçlanan, içkisiz bir eğlencenin ne kadar canlı, samimi ve neşeli geçebileceğini halka anlatmaktı.
CEMİYETİN ADI YEŞİL HİLAL OLDU
1928’e gelindiğinde Hilal-i Ahdar Cemiyeti ismi Yeşil Hilal olarak değiştirildi. Cemiyetin 9. olağan kongresinde Genel Başkan Mazhar Osman Bey ile Genel Sekreteri Fahreddin Kerim Bey verdikleri önergeyle, genel kurul üyelerine cemiyetin adının Yeşil Hilal olarak değiştirilmesini önerdiler. Yapılan oylama neticesinde cemiyetin isminin 1929’dan itibaren Yeşil Hilal olması kararına varıldı. Cemiyet 1936 yılına kadar Yeşil Hilal ismini kullandı.
YEŞİL HİLAL’DE ATATÜRK İMZASI
Yeşil Hilal’in ülke için ifade ettiği anlam ve mücadelenin önemi, 1934 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından imzalanan hükûmet kararnamesiyle resmen tescil edildi. Yeşil Hilal’i kamu yararına faaliyet gösteren dernek olarak kabul eden kararnamenin tam metni şöyleydi:
“Yeşil Hilal Cemiyetinin, menâfi-i umûmiyeye hadim müesseseler arasına alınması; Dahiliye Vekilliğinin I/3/934 tarih ve 2232 numaralı tezkeresile yapılan teklifi ve Şura-yı Devlet Reislieinin 4/9/934 tarihli Heyet-i Umûmiye mazbatası üzerine İcra Vekilleri Heyetince I9/9/34’te tasvip ve kabul olunmuştur.” I9/9/934 Reisicümhur / Gazi M. Kemal
Kararname, 13 Ekim 1934 Cumartesi günü çıkan 2827 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak resmen yürürlüğe girdi.
YEŞİL HİLAL, 1936 YILINDA YEŞİLAY OLDU
Yeşil Hilal yönetimi, 22 Ocak 1936 tarihinde toplanan 17. kongresinde tarihî bir karar alarak, ismindeki “hilal” sözcüğünü Türkçe karşılığı olan “ay” ile değiştirip hâlâ kullanılmakta olan Yeşilay adını aldı.
SON TELGRAF
Mustafa Kemal Atatürk, Yeşilay yönetiminin kendisine kongre münasebetiyle çektiği telgrafa 2 Ocak 1937 tarihinde gönderdiği telgrafla şu karşılığı verdi: “Yeşilay yıllık toplantısı münasebetiyle bana gösterilen temiz duygulara teşekkür ederim.”
İÇKİ, OKULLARDA DİSİPLİN SUÇU KABUL EDİLDİ
1938 yılında Yeşilay’ın hükûmetle iletişim hattını açık tutması faydalı sonuçlar verdi. 1938’de yapılan Birinci Köy ve Ziraat Kalkınma Kurultayı’na Yeşilay adına katılan Genel Sekreter Fahrettin Kerim Gökay, dönemin başbakanının huzurunda yaptığı konuşmada, “açık, kapalı şişe ne olursa olsun köylere içki girmemesi, yaş ve kuru meyvelerin ispirtoya tahvil edilmeden sarf edilmesi, ispirtonun içkide değil sanayide kullanılmasını” istedi. Bu girişimler kısa sürede sonuca ulaştı. İçişleri Bakanlığı, köylülere içkinin yayılmaması hakkında şiddetli emirler verdi.
Diğer taraftan Millî Eğim Şurası’na Genel Sekreter düzeyinde katılan Yeşilay, okullarda uygulanacak disiplin tüzüğünde, cezayı gerektiren sebepler arasında içki ve uyuşturucu maddelerin yer alması hakkında aydınlatıcı bir konuşma yaptı. Bu tarzdaki kötü alışkanlıkların, çocukların dikkatlerini çekmemek için sıhhat ve ahlakı bozan sebepler adıyla disiplin mevzuatlarında yer almasını sağladı.
SİGARA DA FAALİYET ALANINA GİRDİ
1938 yılında yapılan 19. kongrede bir ilk daha yaşandı. İçki ve uyuşturucudan sonra ilk defa sigara ile mücadele de resmen Yeşilay’ın gündemine girdi. Genel kurul üyelerinden gelen “gençleri sigaradan uzaklaştırmak için Yeşilay kurumunun faaliyete geçmesi” yönündeki teklif dikkate alındı. Sözel olarak dile getirilen teklifin yazılı olarak da Yeşilay Yönetim Kurulu’na iletilmesi kararlaştırıldı.
YEŞİLAY DAVASI DEVLET PROGRAMINDA
20. Yeşilay Kongresi, Fahrettin Kerim Gökay başkanlığında 4 Aralık 1939’da yapıldı. Yüzlerce Yeşilaycının katıldığı kongrede sunum yapan Gökay, Yeşilay’ın 20. yılını doldurduğunu ve çok güzel işlere imza attığını belirterek 1938 yılının diğer yıllara göre özel bir yerinin olduğunu, çünkü Yeşilay davasının devlet programına alınarak hükûmet siyaseti hâline getirildiğini söyledi.
YEŞİLAY OKULLARA GİRİYOR
Yeşilay’ın okullara girişi önce okullarda toplanma ve temsilci seçebilme; sonra da Yeşilay Kolları açma hakkı elde etme kararıyla birlikte oldu. Dönemin Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, 1940 yılında Tebliğler Dergisi’nde yayınlanan bir talimatıyla Yeşilay’a destek verdi. Okullarda Yeşilay Gençlik Kolları açılması ise 1946 yılında mümkün oldu. Yeşilay Cemiyeti yurt içindeki üniversite, yüksekokul, orta ve teknik öğretim kurumları ve diğer meslekî okullarda Yeşilay Gençlik Kolu kurma izni aldı.
ÜZÜM BAYRAMI
Yeşilay Yönetim Kurulu, 1947 yılında aldığı bir kararla, o yıldan itibaren her yıl Eylül ayının 20’sinden sonra gelen ilk pazar gününün Üzüm Bayramı olarak kutlanmasına karar verdi. Üzüm Günü, cemiyetin kuruluş yılına kadar uzanan bir etkinlikti. Üzüm Bayramı, Üzüm Günü’nün kapsamlı hâle getirilmesi ve bayrama dönüştürülmesi anlamına geliyordu. Üzüm bayramı ve haftası sadece İstanbul’da değil Anadolu’da da kutlanıyordu.
YEŞİLAY GENÇLİK TİYATROSU VE YEŞİL SAHNE KURULUYOR Bağımlılıklarla mücadelede dönemin tüm iletişim araçlarını etkin bir şekilde kullanan Yeşilay’da 1940’lı yılların başından itibaren Gençlik Şubesi’nin etkinlikleri arasında tiyatroya yer verilmesi fikri ağırlık kazandı. Gençlik Şubesi Yeşilay Temsil Kolu oluşturuldu. Temsil Kolu’nun görev alanı genişti, müsamere mantığı içerisinde sahnede şiirden tiyatral oyuna kadar birçok aktiviteye yer veriliyordu. Yeşil Sahne’de rol alan sanatçılardan bazıları şunlardı: Altan Erbulak, Cüneyt Türel, Haldun Dormen, İzzet Günay, Kaya Gürel, Mete İnselel, Oğuz Aral, Seden Kızıltunç.
Yeşilay Sahne’de rol alan İzzet Günay bir röportajında Yeşil Sahne yıllarıyla ilgili şunları söylemişti: “Yeşilay Gençlik Kolu yahut Tiyatro Kolu herhalde bizimle irtibat kurdu. Ve bizi davet ettiler. Cağaloğlu’nda hatırlıyorum, geçmiş gün kaç sene olmuş. Oraya gittik bizi ekip olarak misafir ettiler. Hatırladığım en önemli yerlerden biri oyunu oynadığımız Erenköy Kız Lisesiydi, çok neşeli bir gündü. 4-5 temsil oynadık ve de çok başarılı oldu. Yapıştırma bıyık bile yoktu o zamanlar düşünün… Kalemle çizilmiş çok amatörce bir makyajdı ve biz onunla oynadık.”
DEMİRYOLU İSTASYONLARINDA İÇKİ YASAKLANDI
Yeşilay’ın kamusal alanlarda içkinin yasaklanması konusundaki ısrarcı çalışmaları sonuç vermeye devam ediyordu. Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü de istasyon lokantalarında rakı satışını yasaklayarak bu duyarlılığa katkıda bulundu.
EFSANE BAŞKANA VEDA
Yeşilay’ın ikinci başkanı olan Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Usman, 1920 yılında üstlendiği genel başkanlık vazifesini tam 25 yıl bilfiil yaptı. Ancak artık görevi gençlere teslim etmek isteyen Mazhar Osman, 1945 yılında yapılan kongrede başkanlığı, uzun süre genel sekreteri olarak vazife alan, aynı zamanda Yeşilay Gençler Birliği’nin kurucu başkanlığını da yürüten Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’a devretti. Henüz yeni başkan seçilen Prof. Dr. Fahreddin Kerim Gökay, neredeyse kuruluşundan beri içinde bulunduğu Yeşilay Cemiyeti’nin 25 yılını anlatan bir yazı kaleme aldı. Yazıda hem Yeşilay’ın tarihini hem de ülküsünü anlattı. Fahrettin Kerim Gökay başkanlık görevini 1949 yılına dek sürdürdü. Onun görevden ayrılması üzerine yerine Av. Celal Feyyaz Gürsel seçildi.
YEŞİLAY DİSPANSERİ FAALİYETTE
Yeşilay’ın büyük önem verdiği Yeşilay Dispanseri nihayet hizmete girdi. Yeşilay bünyesinde 1940’lı yıllarda faaliyete geçen Verem ve İçki Dispanseri ücretsiz muayene hizmeti vermekteydi. Yeşilay Dispanseri’nde Dr. Ağah Sakol, Dr. Mehmed Kamil Berk ve Dr. Mukadder Okan gibi iç hastalıkları ve sinir hastalıkları uzmanları görev almıştı. Dispanserde hem muayene hem de ilaçlar ücretsizdi. Dispanserde tüm hastaların enjeksiyon ve aşıları da ücretsiz olarak yapılıyordu.
OKULLAR "YEŞİL"LENİYOR
Yeşilay ile hükûmet arasındaki verimli ilişkiler neticesinde, 1953-54 eğitim öğretim döneminden itibaren tüm ortaokul ve liselerde Kızılay için olduğu gibi Yeşilay için de bir kol kurulmasına karar verildi.
YEŞİLAY’IN İLK KADIN BAŞKANI SAFİYE HÜSEYİN ELBİ OLDU
Yeşilay’ın kuruluş yıllarından itibaren yönetim kurulunda çalışmalarını sürdüren ve yurt dışındaki kongrelere gönderilen ilk kadın delege olan Safiye Hüseyin, 1955 ile Mayıs 1956 arasında kısa bir süreliğine Yeşilay Genel Başkanlığı görevini yürüttü. Yeşilay camiasından ölünceye kadar ayrılmayan Elbi, görev alamayacağı yaşa ulaştığında, Yeşilay Haftası etkinliklerine katılarak bu davanın yılmaz bir neferi olmaya devam etti.
25. MİLLETLER ANTİALKOLİZM KONGRESİ İSTANBUL’DA YAPILDI
Yurt içinde bağımlılıkla ilgili çalışmalarını tam gaz devam eden Yeşilay, uluslararası alanda da çalışmalara katılıyordu. Yurt içi ve yurt dışında her geçen gün etkinliğini artıran kurumun 1956 yılında düzenlediği 25. Milletlerarası Antialkolizm Kongresi, Yeşilay için büyük bir başarıydı ve saygınlığına büyük katkıda bulundu. 30 ülkeden 250 delegenin katıldığı kongre, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın “yüksek himayelerinde”, Başbakan Adnan Menderes’in “fahri başkanlığı”nda başarıyla gerçekleştirildi. ABD Başkanı Dwight Eisenhower da kongreye bir mesaj göndererek, “Bu dava yolunda çalışan insanların daha realist ve sağlam kararlara varmalarını dilediğini” bildirdi.
YEŞİLAY MÜMESSİLLİK UYGULAMASI
Yeşilay 1959 yılında mümessillik uygulamasına geçme kararı aldı. Bunun için “Türkiye Yeşilay Cemiyeti Mümessilliği Talimatnamesi” yayınlandı. Mümessillik kurulmasının amacı, şube bulunmayan yerlerde şube teşkil edilmesini ve bu yolla daha fazla kişiye ulaşılmasını sağlamaktı.
OKULLARDA YEŞİLAY HAFTASI KUTLANIYOR
Başkan Dr. Şükrü Hazım Tiner, 7 Ekim 1959 yılında Millî Eğitim Bakanlığına müracaat ederek, 1-8 Mart günlerinin Yeşilay Haftası olarak kutlanmasını talep etmiş, bu talebi bekletilmeden kabul edilerek okullara duyurulmuştu. Millî Eğitim Bakanının imzasıyla il valiliklerine gönderilen yazıda, her çeşit ve derecedeki okullarda, Yeşilay Haftası’nın anlam ve amacının öğrencilere yansıtılması için gerekli ders içi ve ders dışı faaliyetlerin verilmesi tavsiye edildi. 1960 yılında yapılan Yeşilay’ın 40. yıl kutlamalarında Genel Başkan Dr. Şükrü Hazım Tiner müjdeli bir haber verdi ve bundan sonra 1-8 Mart günlerinin tüm Türkiye’de okullarda Yeşilay Haftası olarak ilan edildiğini duyurdu. Bu arada ilk defa düzenlenen Yeşilay Haftası toplumda geniş ilgi gördü. İstanbul’da hafta sebebiyle bir milyona yakın döviz dağıtılıp, çeşitli fabrika ve kuruluşlarda içki ve uyuşturucu karşıtı konferanslar verildi.
YEŞİLAY DERGİSİ: CUMHURİYET’TEN DAHA ESKİ
Yeşilay’ın sesi olan Hilal-i Ahdar Gazetesi 2 Şubat 1925 yılında Osmanlıca harflerle yayın hayatına başladı. Dergi, 1928 Harf İnkılabı'nın ardından Latin harfleriyle yayımına devam etti. Cumhuriyetimizden daha eski bir tarihe sahip olan Hilal-i Ahdar Gazetesi bu bakımdan Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecine tanıklık etmiş en eski dergimiz olması özelliğiyle çok önemli bir arşiv olma niteliği taşıyor. Bugün 1082. sayısına ulaşan Yeşilay Dergisi’nin sayıları matbuat ve neşriyat tarihimizin dönüm noktalarını yansıtan birer belge niteliği taşıyor.
Dergi uzun yıllar tek renk olarak basıldı. Sadece Yeşilay logosunun yeşil renkte basılmasına özen gösterildi. Baskı teknikleri değiştikçe Yeşilay Dergisi’nin kapak ve sayfa tasarımları farklılaştı. Dönemin teknik imkânları ve estetik anlayışını yansıtan tasarımlar zengin bir görsel belge sunuyor. Yeşilay Dergisi kapaklarında gerçek anlamda fotoğraf kullanımı 1950’li yıllarla birlikte başladı. Artık kapaklarda sadece hazır desen veya fotoğraf değil, özel olarak çekilmiş fotoğraflar da kullanılmaktaydı. 1960’lı yıllarda renkli baskı imkânlarının daha da gelişmesiyle Yeşilay Dergisi kapakları da renklendi. 1960’lı yılların sonunda ise Yeşilay Dergisi, dört renk baskı yapabilen baskı sistemlerinin yaygınlaşmasıyla geleneksel süsleme sanatlarının örneklerini yansıtan kapaklarla çıkmaya başladı. 70’lerde renkli desenlerin ve çizimlerin yerini renkli fotoğraflar aldı. Yeşilay Dergisi artık tam kapak renkli fotoğraflarla yayımlanmaya başlandı. Dergi kapaklarının özelliği 2000’li yıllara kadar değişmedi. 2006 yılından itibaren ise dergi içeriğini yansıtan grafik tasarımların yer aldığı kapaklar dönemine geçildi.
MAVİ KIRLANGIÇ BAYİLERDE
Kemaleddin Nomer’in başkanlığı döneminde gerçekleşen en önemli icraat, daha önce çeşitli defa gündeme gelmesine rağmen hayata geçirilemeyen bir çocuk dergisi yayınının fiilen hayata geçmesiydi. İçki, uyuşturucu, sigara gibi bağımlılıklara karşı verdiği büyük mücadeleyi çocuklardan başlatan Yeşilay, bu eylem planını Mavi Kırlangıç’ın yayımlanmasıyla yürürlüğe koydu. Tabloid boy olması planlanan Mavi Kırlangıç, 12 sayfa ve renkli ofset tekniğiyle tam 100 bin adet basıldı. Mavi Kırlangıç 20 Ocak 1969’da ilk defa küçük okurlarıyla buluştu. En eski çocuk dergilerinden olan Mavi Kırlangıç, 55 yıldır okurlarıyla buluşmaya devam ediyor.
34 YIL 4 AY SÜRECEK BAŞKANLIK: SELAHADDİN KAPTANAĞASI DÖNEMİ
Av. Kemaleddin Nomer’in genel başkan olarak katıldığı ikinci kongre, 23 Kasım 1969 günü yapıldı. Yönetmelik gereği, iki sene için seçilmiş bulunan yönetim kurulu görev süresini nihayete erdirmişti; bu kongrede faaliyet raporunu okuyup çalışmaları hakkında üyelere bilgi arz edecek ve yeni yönetim seçilecekti. Selahaddin Kaptanağası’nın 34 yıl 3 ay 28 gün sürecek başkanlık dönemi bu kongre ile başlamış oldu. Daha önceki yönetimlerde üye olarak bulunan ve Yeşilay Dergisi'nde yazılar kaleme alan Kaptanağası’na göre Yeşilay’ın mukaddes mücadelesinde başarının şartı, “aydın sınıfın, basının, halk ve devletin bu yolda iş ve gönül birliği yapabilmesi” idi.
YEŞİLAY’DAN DİRİLİŞ FİLMİNE DESTEK
Yeşilay Cemiyeti, sinema sektöründe ilk desteğini 1974’te yönetmen Yücel Çakmaklı’nın çektiği Diriliş filmine verdi. Film, uyuşturucu madde bağımlısı olmanın insan sağlığını, aile hayatını ve cemiyet ahlakını nasıl tahrip ettiğini anlatıyordu.
BAĞIMLILIKLA MÜCADELE DEVLETİN GÖREVLERİ ARASINDA YER ALDI
Yeşilay’ın hedeflerine ulaşma noktasında esas başarı, 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonraki dönemde yaşandı. 1980 öncesi dönemde sağ-sol çatışması ve anarşi ortamında çok etkili bir biçimde yönetilemeyen mücadele, darbe sonrası hazırlanan anayasa hazırlığı sırasında sonuç verdi. Alkolizm, uyuşturucu, kumar ve benzer zararlı alışkanlıklara karşı gençliğin korunması, Yeşilay’ın gayretleri neticesinde hazırlanan 58 Madde ile birlikte devletin görev ve sorumlulukları arasına dâhil edildi. Bu dönemde Yeşilay yönetimi yeni bir uygulamaya daha gitti ve bir dönemin aktif Yeşilay Başkanı olarak hafızalara kazınan Fahreddin Kerim Gökay’ı fahri başkan sıfatıyla etkinliklerinde ön plana çıkardı.
ALKOL VE SİGARA YASAKLARI
1984 yılı Yeşilay Haftası’nda ise hızla büyüyen bir tehlikeye dikkat çekildi. Yeşilay Genel Başkanı Selâhaddin Kaptanağası tarafından açıklanan “Trafik ve Alkol Raporu” basında geniş yankı uyandırdı. Uzun çalışmalardan sonra kabul edilen ve bazı maddeleri 1984 yılından itibaren yürürlüğe girecek yeni Trafik Yasası, tekrar değiştirilerek, alkole izin veren hüküm kaldırıldı. Buna göre şoförlerin belli miktarda alkol alabilmelerine izin veren hüküm, hazırlanan tasarı ile yeniden kaldırılıyordu. Küçüklere sigara ve alkol satışının yasaklanmasını isteyen Yeşilay, 1984 yılında bu arzusuna ulaştı. Bundan böyle 18 yaşındaki küçüklere içki ve sigara satılamayacak, polis de umumi yerlerde sigara ve içki içerken gördüğü 18 yaşından küçüklere ailelerine yardımcı olmak amacıyla müdahale edecekti. Selahaddin Kaptanağası başkanlığındaki Yeşilay yönetimi, uyuşturucuya karşı millî kültürü önermiş, bu konuda 1989 yılında düzenlenen İkinci Millî Kültür Şurası’na kapsamlı bir rapor sunmuşlardı. Yeşilay, bu konuda en büyük görevin Kültür ve Millî Eğitim Bakanlıklarına düştüğünü belirterek, bu bakanlıkların yanı sıra TRT’ye de büyük görev düştüğüne işaret etti ve “Bu görevin yerine getirilmesi, önemli bir anayasa emridir” hatırlatmasında bulundu.
Kaptanağası döneminde sigara yasağında elde edilen ilk başarı, İstanbul’da Boğaziçi’nin iki yakasında işleyen Şehir Hatları yolcu vapurlarında sigara içilmeyen bölümlerin açılmasına öncülük edilmesi oldu. Yeşilay yönetimi, belirli aralıklarla alkol raporları hazırlamayı sürdürdü. 2 Mayıs 1992 tarihinde başlayan Trafik Haftası sebebiyle de “Alkol ve Trafik” konulu bir rapor hazırlayan Kaptanağası yönetimi, bunu kamuoyuyla paylaştı. Benzer bir rapor 1995 yılında da yayınlandı.
YILIN YEŞİLAYCISI: İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Yeşilay’ın içki, uyuşturucu ve sigara gibi bağımlılık oluşturan kötü alışkanlıklarla mücadele edenleri topluma rol model olarak gösterdiği Yılın Yeşilaycısı Ödülü, 1995 yılında dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a verildi: “Zararlı alışkanlıklarla mücadeleyi şiar edinen insanlar hangi yaş ve mevkide olursa olsun, onlar büyük ruhlu insanlardır. Ve bunlar insanlığın ve toplumlarının iftihar vesilesidir. Zira toplumları ve insanlığı ayakta tutan onlardır. Bu sebeplerle hizmete başladığı günden beri alkol ve sigara ile ciddî bir mücadeleyi sürdüren, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan ve yardımcılarını bu çabalarından dolayı tebrik ve takdir ediyoruz. Bu sebeple Sayın Erdoğan’ı Cemiyetimiz ‘Yılın Yeşilaycısı’ ilan etmiştir.”
YEŞİLAY’DAN DOKUZ RAPOR
2001-2002 yılında Yeşilay dokuz rapor hazırlayıp ilgili bakanlık ve birimlerine ulaştırdı. Yeşilay raporları, Tekel’in Özelleştirilmemesi Raporu, Tütün Dosyası, Kültür Emperyalizmi Raporu, Sokak Çocuklarının Kurtarılması Raporu, Finlandiya’nın Kalkınmasının Örnek Alınması Raporu, Görünmeyen Savaş Raporu, Yeşilay Haftası Raporu, Temiz Toplum Raporu, Şiddetin Nedenleri Raporu şeklindeydi.
BİR DÖNEMİN SONU
Yeşilay’ın 65. Dönem Genel Kongresi, 3 Ekim 2004 Genel Merkez binasında yapıldı. Toplantıda 40 yıldır istisnasız her kongreye katılan ve 35 yıl boyunca da salondan başkan olarak çıkan Selahaddin Kaptanağası bulunmuyordu. Karaciğer yetmezliği nedeniyle rahatsızlanan Genel Başkan Kaptanağası, kongreyi beklemeden, 27 Mart 2004 tarihinde yıllarca büyük bir özveriyle yürüttüğü görevinden istifa ederek ayrılmak zorunda kalmıştı. Genel Kurul’a sunulan yeni yönetim kurulu listesi, sanki Kaptanağası döneminin yönetim kurulu listesi gibiydi. Küçük birkaç değişiklik vardı. Kongre üyelerinin tam katılımıyla yapılan seçimde yeni başkan, Kaptanağası’nın genel sekreteri ve uzun yıllar yol arkadaşı olan asker kökenli Mustafa Necati Özfatura oldu.
BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN YEŞİLAY’A TAM DESTEK: “YEŞİLAY TARİHÎ GÖREVİNİ YENİDEN BAŞLATACAK”
Ulusal Tütün Kontrol Programı 2008-2012 Eylem Planı, 2007 yılında düzenlenen törenle tanıtıldı. Törende konuşma yapan dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Ulusal Tütün Programı’nı açıkladı ve Yeşilay’a büyük destek verdi. Konuşmasında Yeşilay’ın yeniden sahiplenildiğini belirten Erdoğan, “Kızılay nasıl yangında, selde, afette bir numaralı müracaat kapısı ise uyuşturucu ile mücadelede Yeşilay da bu noktada tarihî bir görevi yeniden başlatacak” diye konuştu. Erdoğan, Yeşilay’ın performansını artıracak, yaygınlığını sağlayacak ve alt yapısını güçlendirecek çalışmaların yapılmasının gerekli olduğunun altını çizdi. “Sigara kullanımı ile mücadele bizim için daima gündemimizde olan terörle mücadele kadar önemli bir hâle gelmiştir. Çünkü aslında geleceğimiz katlediliyor” açıklamasında bulunarak Yeşilay’a tam desteğini açıkladı.
Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla tarihî görevine yeniden dönüp daha aktif hâle gelmeye başlayan Yeşilay, Ulusal Tütünle Mücadele Programı’nda da stratejik bir rol üstlenerek, programın sivil toplum kuruluşu ayağı oldu. Özellikle okullarda oluşturduğu Yeşilay kulüpleri ile gençlere ulaşmayı ve bir asra yaklaşan deneyimini paylaşmayı hedefleyen Yeşilay, sigara ile mücadelede 2007 yılında güçlü adımlar atarken yoğun çabalar 2008 yılında da devam etti.
Yeşilay Genel Başkanı Mustafa Necati Özfatura, lise sıralarında bile Yeşilay münazaralarına katılan Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı sırasında Yeşilay’ın en etkili dönemini geçirdiğini ve bir asırdır mücadelesini verdikleri sigara yasasının Başbakan Erdoğan’ın şahsi gayretleri sayesinde çıktığını söyledi. Genel Başkan Özfatura, "Türkiye’deki en etkili Yeşilaycılar kimler?” sorusuna şöyle cevap veriyordu: “En büyük Yeşilay dostu, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan. Ta lise sıralarında bile Yeşilay münazaralarına sık sık katılan, iyi bir hatip, iyi bir sağlık dostudur. Sigara yasasının çıkmasında da Başbakanın şahsi gayretleri etkili olmuştur.”
4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun’da değişiklik yapan 5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 3.1.2008 tarihinde kabul edildi. Bu kanunla beraber tütünle mücadelede çok büyük bir adım atılarak tüm kapalı mekânlarda tütün ürünlerinin tüketilmesi yasaklandı.
TÜTÜNLE MÜCADELEDE ÖRNEK ÜLKE TÜRKİYE
2013 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), tütün ürünleriyle mücadelede Türkiye’yi örnek gösterdi ve diğer ülkelerin Türkiye’yi örnek almalarını tavsiye etti. Dünya genelinde 194 ülkenin tütün kontrolü politikalarının değerlendirildiği DSÖ’nün 2013 yılı Küresel Tütün Kontrol Raporu’nda Türkiye, MPOWER kriterlerinin tamamını karşılayan ilk ve tek ülke oldu. Raporun, “Örnek Ülke Türkiye” başlığı altında ayrılan özel bölümünde, MPOWER politika paketi kapsamında Türkiye’nin uygulamalarına yer verildi. “Türkiye: Diğer Ülkeler İçin Bir Örnektir” başlıklı bölümde ise şu ifadeler kullanıldı: “Türkiye MPOWER paketinde yer alan altı önlemde de en büyük başarıyı gerçekleştiren tek ülkedir. Bu ilerleme Türk hükûmetince tütün kontrolünde sürdürülen siyasi kararlılığın bir kanıtı olup hükûmet; Dünya Sağlık Örgütü, diğer uluslararası kuruluşlar ile sivil toplum arasındaki iş birliğinin mükemmel bir örneğidir.”
GELENEKSELLEŞEN FAALİYETLER
Gençlere yönelik sağlıklı yaşam faaliyetlerini sürdüren Yeşilay, ilk bisiklet turunu 2011 yılında Sağlık Haftası dolayısıyla Bisikletliler Derneği iş birliğiyle organize etti. Yeşilay Bisiklet Turu, o yıldan bugüne geleneksel hâle geldi, bugün eş zamanlı olarak birçok şehirde uygulanmaya devam ediyor. Bir diğer Yeşilay uygulaması olan Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yarışması ilk kez 2011 yılında öğrencilerin bağımlılık konularına duyarlılığını artırmak, yeteneklerini teşvik etmek ve başarılı bulunan eserleri ödüllendirmek amacıyla başlatıldı. Öğrencilerin, sigara, alkol, uyuşturucu, kumar ve teknoloji bağımlılığının olumsuz etkilerini anlatan görsel ve edebi çalışmalarla yarıştığı yetenek yarışması her yıl artan bir katılımla devam ediyor. Yeşilay'ın bağımlılıklara karşı farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlediği bir diğer yarışma olan, bu yıl sekizincisi yapılacak Uluslararası Yeşilay Karikatür Yarışması da her yıl farklı temalar belirlenerek düzenlenmeye devam ediyor.
YEŞİLAY SOSYAL MEDYA OKULU AÇILDI
Yeşilay, 2014 yılında gençlerin vazgeçilmez iletişim, eğlence ve haberleşme ortamı sosyal medyaya ilk kez el attı. Projeyle; gençlik merkezlerinde sosyal medya eğitimi almak için başvuran gençlerin medya iletişim araçlarını sağlıklı ve doğru kullanmasına yönelik farkındalığının artmasına katkıda bulunulması, gençlerin Yeşilay’a olan ilgi ve bilgisinin artırılması ve etkinliklere katılan gençlerin Genç Yeşilay’a üye olması hedefleniyordu.
YEŞİLAY’DAN YURT DIŞI AÇILIMI
31 Ekim 2012 tarihinde yapılan 69. Olağan Genel Kurulu’nda Muharrem Balcı, bayrağı Prof. Dr. İhsan Karaman’a devretti. Yeşilay yurt dışında da örgütlenmek için atağa geçti. 1960’lı yıllarda Türk işçilere yönelik faaliyette bulunmak için Avrupa ülkelerinde örgütlenmeyi gündemine alan Yeşilay, çok hızlı şekilde İslam dünyasında Yeşilay çalışmalarını başlattı. Önce Filistin, sonra Bosna Hersek Yeşilay kuruluşları için adımlar atıldı. Ardından 2014’te Karadağ’da Yeşilay şubesi kuruluş çalışmaları başlatıldı. Bugün dünyanın dört bir yanında olan Yeşilay’ın uluslararası atılımları böylelikle başlamış oldu.
Alkol bağımlılığı ile mücadeleyle başlayan yolculuğunda Türkiye’nin bağımlılıklarla savaşan en köklü kuruluşu olan Yeşilay, 94. yıldönümünü kutladığı 2014 yılında, geçmişinde zaman zaman çeşitli isimler altında gerçekleştirdiği ödülleri kurumsallaştırarak Zümrüdüanka Ödülleri’ne dönüştürdü.
PROF. DR. MÜCAHİT ÖZTÜRK YEŞİLAY’IN YENİ BAŞKANI OLDU
70. Dönem Genel Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, 71. Dönem Genel Kurulu’nda bayrağı halefi Prof. Dr. Mücahit Öztürk’e devretti. Prof. Dr. M. İhsan Karaman’dan sonra Yeşilay’a genel başkan seçilen Prof. Dr. Mücahit Öztürk, Yeşilay’ın kurucularından Prof. Dr. Mazhar Osman ile onun halefi olan Prof. Dr. Fahreddin Kerim Gökay’dan sonra cemiyete başkan olan üçüncü ruh hekimi oldu. Böylece Yeşilay’ın bağımlılıkla mücadelesi yeni bir ivme kazandı.
BAĞIMLILAR VE AİLELERİ İÇİN UMUT IŞIĞI YEDAM KURULUYOR
2014 yılı, Yeşilay için bir dönüm noktası oldu. Bugüne kadar önleyici ve bilgilendirici hizmetler veren cemiyet, tüzüğünde yaptığı değişiklik sonrası, uyuşturucu madde kullanımını önleme çalışmalarına ilave olarak danışmanlık ve rehabilitasyon faaliyeti verilecek Yeşilay Danışmanlık Merkezi kurmak için yola çıktı. Bu doğrultuda Yeşilay, Yeşilay Danışmanlık Merkezi’nin (YEDAM) kuruluş çalışmalarına başladı. Tütün, alkol, madde, teknoloji ve kumar bağımlıları ile yakınlarına, ücretsiz psikolojik ve sosyal hizmet desteği veren YEDAM, faaliyetlerini üç ana ayakta sürdürüyor: Danışma hattı, sosyal destek ve yüz yüze psikolojik danışmanlık. Türkiye’ye özgü bağımlılık psikososyal destek modeli oluşturma amacıyla yola çıkan YEDAM’ın arka planında güçlü bir bilim kurulu yer alıyor. Bugün 81 ilimizde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olmak üzere Türkiye genelinde 107 Yeşilay Danışmanlık Merkezi bulunuyor. Türkiye’ye özgü bir bağımlılık rehabilitasyon sistemi olan her biri 40’ar yataklı Yeşilay Rehabilitasyon Merkezleri, Bursa ile Diyarbakır’da alkol ve madde bağımlısı bireylere yatarak hizmet veriliyor.
YEŞİLAY SPOR KULÜBÜ
Yeşilay, gençleri zararlı alışkanlıklar ve bağımlılıklardan korumak için sporu da etkili bir araç olarak kullanıyor. Bu amaçla faaliyet gösteren Yeşilay Spor Kulübü, Türkiye genelinde spor faaliyetlerinin etkinleştirilmesi ve geliştirilmesini sağlamak ve bu konuda çalışmalar yapmakla birlikte, gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak tutularak ülkemize yararlı, sağlıklı ve ahlaklı bireyler olarak yetiştirmeyi amaçlıyor. Türkiye genelindeki Yeşilay Spor Kulüpleri; başta atletizm, bisiklet, boks, okçuluk, güreş, izcilik, cimnastik, judo, masa tenisi, tekvando ve yüzme olmak üzere bireysel spor branşlarında faaliyet gösteriyor. Yeşilay Spor Kulubü gençlerin sportif faaliyetlerde bulunması için gerekli bilgi, malzeme, araç ve gereçleri temin ediyor, kamplar, kurslar, seminerler ve sempozyumlar düzenliyor.
ULUSLARARASI YEŞİLAY FEDERASYONU KURULDU
İlk kez 1960’lı yılların başında gündeme gelen uluslararası bir federasyon kurulma fikri hayata geçirildi. Uluslararası alandaki faaliyetlerini bir üst aşamaya taşıyan Yeşilay, küresel bir sivil toplum kuruluşu statüsüne ulaştı. Bugüne kadar dünyanın dört bir yanında teşkilatlanmaya giden Yeşilay, Uluslararası Yeşilay Federasyonu’nun kuruluş deklarasyonunu 30 ülkenin katılımı ile 8 Nisan 2016 tarihinde İstanbul’da imzaladı. Bugün 97 Ülke Yeşilay’ı ile dünya genelinde söz sahibi bir Yeşilay var. Yeşilay’ın tüm dünyada örnek bir sivil toplum kuruluşu olmasının arkasında 104 yıllık bir emek ve büyük bir fedakârlık öyküsü var. 104 yıl önce değerli bilim insanlarının diktiği Yeşilay fidanı, bugün kökleri sağlam bir çınar olarak kutsal ülküsü yolunda mücadele etmeye devam ediyor. İyilik ve sağlık yolunda nice yıllara...