
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, hatta..
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, hatta..
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Davranışsal Bağımlılıklar Danışma Kurulu Üyesi, The Catholic University of Korea’dan Psikiyatrist Prof. Dr. Hae Kook Lee ile dijital medya ve oyunların günlük yaşamdaki yeri ve etkilerini konuştuk, müdahale yaklaşımlarını ele aldık.
Günümüzde dijital medya ve oyunların günlük yaşamda artan yeri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dijital cihazlar artık günlük yaşamın çok önemli bir parçası. Kullanımı kolay, hayatı kolaylaştırıyor. Ancak, aşırı kullanımı bireylerin – özellikle de çocukların – bilişsel gelişimi ve psikolojik iyilik hâli üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor. Dijital medya, internet ya da oyunların aşırı kullanımı, bireyin genel sağlığını da etkileyebiliyor.
Sunumlarımda da belirttiğim gibi, oyun bağımlılığı yaşayan çocuklarda bir yıl içinde:
Depresif belirtiler 3,5 kat artıyor,
İntihara eğilim 1,7 kat,
Kas-iskelet ağrıları 1,8 kat,
Göz kuruluğu şikayetleri 1,9 kat daha fazla görülüyor.
ICBA 2026’nın İstanbul’da düzenlenecek olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
ICBA, çok büyük ve etkili bir akademik topluluk. İstanbul’da yapılacak olması, çocukların iyilik hâli üzerine dijital medyanın aşırı kullanımının etkileri konusunda toplumsal farkındalığı artıracak ve bilgi paylaşımını teşvik edecektir. Bu tür toplantılar yalnızca bilim insanları için değil, aileler, öğretmenler ve politika yapıcılar için de çok faydalı olacaktır.
Oyun bağımlılığı tanı ve müdahale sürecinde kültürel farklar neden önemli?
Çocukluk ve ergenlik dönemlerinde insanlar doğal olarak eğlenceli ve zevk veren etkinliklere yönelir. Ancak aşırı uyarıcı ve yüksek haz içeren oyunlara sürekli maruz kalmak, çocukların bilişsel gelişimini olumsuz etkiler. Bu yüzden yalnızca evrensel kriterlerle değil, kültürel bağlamı dikkate alarak tanı koymak ve müdahale etmek gerekir.
Kore modeli “Çok Düzeyli Bir Müdahale Yaklaşımı” olarak aile, okul ve kamu politikalarını içeren bütüncül bir önleme sistemine dayanıyor ve şu maddeleri içeriyor:
Ebeveynlerin oyun süresine sınır koyması (günde 1,5 saati geçmemesi),
Haftalık “oyunsuz günler” belirlenmesi,
Okullarda telefon kullanımının açıkça düzenlenmesi,
Rehberlik servislerinin dijital farkındalık eğitimi vermesi gibi uygulamalar içerir.
Çalışmalarımız da bulduğumuz verilere göre:
Günde 1,5 saatten fazla oyun oynayan çocuklarda bağımlılık oranı %9,5, buna karşın süresi sınırlı olan grupta bu oran %3.
Haftada beş günden fazla oyun oynayanlarda bağımlılık riski 3,8 kat artıyor.
Aileler günde birden fazla müdahale uyguladığında, çocukların aşırı oyun oynama riski %35 oranında azalıyor.
Ayrıca okul politikaları da önemli:
Katı telefon kuralları uygulayan okullarda bağımlılık oranı %8,7,
Gevşek ya da belirsiz kurallar uygulayanlarda ise %21,1’e kadar çıkıyor.
Oyun bağımlılığı açısından en önemli risk faktörleri nelerdir?
Cinsiyet: Erkekler genellikle oyun bağımlılığına, kızlar ise sosyal medya bağımlılığına daha yatkın.
Kişilik özellikleri: Dürtüsellik, depresyon gibi psikolojik özellikler bağımlılık riskini artırır.
Aile ortamı: Aşırı sert ya da aşırı gevşek ebeveynlik tarzları, bağımlılık riskini artıran önemli unsurlardır.
Koruyucu faktörler nelerdir?
Sıcak ve tutarlı ebeveynlik en önemli koruyucu faktördür.
Sağlıklı aile içi iletişim, çocukların psikolojik dayanıklılığını destekler.
Çocuğun genel iyilik hâli ve sosyal becerileri, bağımlılığa karşı direnç oluşturur.