
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, hatta..
Günümüzde sosyal medya kadar yaygın hâle gelen pornografi tüketiminin bireylerin beden algısı, benlik memnuniyeti ve ruh sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla tartışılıyor. Eötvös Loránd Üniversitesi Araştırma Görevlisi Süleyman Agah Demirgül, pornografinin yalnızca bireysel değil, toplumsal düzeyde de önemli psikolojik sonuçlar doğurduğunu vurgularken; bağımlılık, ruminasyon ve beden algısı bozuklukları üzerine yürüttüğü araştırmaların çarpıcı bulgularını paylaşıyor.
Pornografik içerikler, insanlarda" beden algısı" üzerinde nasıl bir etki bırakıyor? Kadın ve erkeklerde bu bağlamda bir farklılık söz konusu mu?
Pornografik içerikler, diğer medya türlerinden farklılaşmaktadır. Özellikle gündelik hayatta karşılaştığımız bedenlerden farklı bedenleri yansıtmasıyla öne çıkmaktadır. Örneğin, erkekler için kaslı vücutlara ve çekim açılarıyla da ilişkili olarak büyük cinsel organlara, kadınlar için ise ince bel ve estetik göğüslere yer vermesi, bireylerin “normal” beden algısını bozabilmektedir. Bu nedenle bireyler, zamanla pornografide yer alan kişilerle kendilerini karşılaştırarak beden algısı bozukluğu yaşayabilmektedir. Bunun sonucu olarak pornografiyle ilişkili beden algısı bozukluğunun, bazı bireylerde özellikle kadınlarda cinsel organlarına yönelik estetik operasyonlara yönelimde belirleyici bir etken olduğu görülmektedir. Alanyazında şimdiye kadar yapılan çalışmaların büyük bir kısmı erkek popülasyonu üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte, kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda da pornografi kullanımının, erkeklere kıyasla daha düşük düzeyde olsa bile, beden algısı bozukluğu ile ilişkili olduğu ortaya konmuştur. Gerçekleştirdiğimiz araştırmalarda, bu ilişkinin yalnızca pornografik içerikteki bedenlerin içselleştirilmesi yoluyla ortaya çıktığını bulduk. Yani kişinin pornografik içerikleri “gerçek” olarak algılamasından ziyade, gördüklerini içselleştirmesi beden algısında bozulmalara yol açmaktadır. Daha yakın zamanda yüksek katılımcı sayısıyla yürüttüğümüz çalışmalar ise, bu ilişkinin hem erkekler hem de kadınlar için iki yönlü olduğunu ortaya koymuştur. Yani yalnızca pornografi izleme davranışı beden algısı bozukluğuna yol açmamakta; aynı zamanda kişinin kendi beden algısını olumsuz hissetmesi de onu pornografik içerik izlemeye yöneltmektedir. Bu bulgular, bedenlerini olumsuz algılayan bireylerin sosyal kaygılarının daha yüksek olduğunu ve bu nedenle sosyalleşmekte zorlandıklarını göstermektedir. Ayrıca, hissettikleri beden algısı bozukluğuyla başa çıkmak için pornografiyi bir araç olarak kullandıkları düşünülmektedir.
“BEDEN MEMNUNİYETSİZLİĞİ” VE “BEDEN ALGISI BOZUKLUĞU”
“Beden memnuniyetsizliği” kavramı pornografi bağlamında ne anlama geliyor? Bu bozuklukların klinik düzeyde tanınması ve tedavisi konusunda hangi eksiklikler var?
Beden memnuniyetsizliği, bireyin pornografik içeriklerde maruz kaldığı bedenleri içselleştirmesi sonucunda kendi bedenine yönelik geliştirdiği olumsuz duygularla açıklanabilir. Günümüzde ‘beden algısı bozukluğu’ kavramı gündeme geldiğinde, klinisyenlerin aklına genellikle sosyal medya ile ilişkili beden algısı sorunları gelmektedir. Bununla birlikte, günümüzde pornografi kullanım sıklığının neredeyse Instagram kullanım sıklığıyla eşdeğer düzeye ulaştığı görülmektedir. Örneğin, Statista’nın geçtiğimiz yıl yayımladığı raporlara göre Instagram 6,7 milyar, PornHub 6,7 milyar, Twitter 6,7 milyar ve TikTok ise 2,4 milyar ziyaretçi tarafından kullanılmıştır. Bu veriler, çoğu zaman göz ardı edilmesine rağmen, pornografik içeriklere erişimin en az sosyal medya platformları kadar yaygınlaştığını ve hatta bazı popüler sosyal medya platformlarını ziyaretçi sayısı bakımından geride bıraktığını göstermektedir. Bu nedenle, klinik müdahalelerde yalnızca popüler sosyal medyanın etkisi değil, gündelik hayattan uzak, abartılı beden temsilleri sunan pornografik içeriklerin de dikkate alınması önem arz etmektedir. Dolayısıyla, müdahale programlarına pornografi kullanımının azaltılmasına yönelik stratejilerin eklenmesi gerekli görülmektedir.
Pornografik içerik tüketimi beraberinde başka hangi davranışsal bozukluk ve bağımlılıkları getirilebiliyor?
Pornografi kullanımı, Kompulsif Cinsel Davranış Bozukluğu’nun en yaygın görülen semptomlarından biri olarak kabul edilmektedir ve bu nedenle söz konusu bozuklukla sıklıkla birlikte görülmektedir. Ayrıca, problemli internet kullanımı ve oyun bağımlılığı ile de yakın ilişkiler göstermektedir.
Pornografi bağımlılığı ile ruminasyon (kişinin zihnide sürekli tekrar eden olumsuz düşünceler) arasındaki ilişkiyi nasıl açıklıyorsunuz? Ruminatif düşünce döngüsüne giren bir kişinin pornografi tüketimi nasıl bir kısır döngü yaratıyor?
Son dönemde yürüttüğümüz boylamsal çalışmalar, ruminasyon ile problemli pornografi kullanımı arasındaki ilişkinin çift yönlü olduğunu ortaya koymaktadır. Bulgular, problemli pornografi kullanımının zaman içinde cinsiyetten bağımsız olarak bireylerde ruminasyon eğilimini artırdığını; öte yandan ruminasyonun da problemli pornografi kullanımının artmasına katkıda bulunduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, söz konusu ilişki cinsiyete göre farklı bir biçimde şekillenmektedir. Bilindiği üzere ruminasyon iki alt boyuttan oluşmaktadır: tekrarlayıcı olumsuz düşüncelerle karakterize edilen kederli ruminasyon ve daha çok problemlere çözüm bulma amacıyla düşüncelere geri dönmeyi ifade eden, görece yapıcı bir süreç olan yansıtıcı ruminasyon. Çalışmalarımızda, kadınlarda kederli ruminasyonun zamanla problemli pornografi kullanımını artırdığı; buna karşılık erkeklerde yansıtıcı ruminasyonun problemli pornografi kullanımını azaltıcı bir işlev gördüğü saptanmıştır. Bu sonuçlar, problemli pornografi kullanımının her iki cinsiyette de bilişsel süreçleri etkilediğini ancak bu etkinin kadınlarda olumsuz sonuçlar doğururken, erkeklerde kimi zaman koruyucu bir mekanizma olarak işlev görebileceğini göstermektedir.
TÜRKİYE’DEKİ DURUM
Türkiye’de pornografi tüketimi ve bağımlılığı üzerine akademik ya da klinik veriler ne söylüyor? Bu konunun tabu olması araştırma ve tedavi süreçlerini nasıl etkiliyor?
Türkiye’de problemli pornografi kullanımı üzerine gerçekleştirilen çalışmalar oldukça sınırlıdır ve bunun temel nedeninin kültürel faktörler olduğu düşünmekteyim. Ancak, son yıllarda Dr. Eren Murat Dinçer’in girişimleriyle bu alanda araştırmalar yapılmaya başlanmış ve yine onun öncülüğünde Yeşilay bünyesinde “Problemli Pornografi Çalışma Grubu” kurulmuştur. Akademik verilere geldiğimizde ise Beáta Böthe liderliğinde yürüttüğümüz ve Türkiye’nin de dâhil olduğu 42 ülkeyi kapsayan çok merkezli bir araştırmada, Türkiye’de problemli pornografi kullanım oranının %16 olduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra tarafımızca gerçekleştirilen başka bir çalışmada, genel popülasyonda bu oranın %12,75 olduğu; erkeklerde %18,72, kadınlarda ise %10 düzeyinde seyrettiği bulunmuştur. Ancak söz konusu araştırmaların önemli bir sınırlılığı, kullanılan örneklemlerin ulusal düzeyde temsil gücüne sahip olmamasıdır. Dolayısıyla bu çalışmalar Türkiye’de problemli pornografi kullanımının sıklığına dair önemli bilgiler sunsa da elde edilen bulguların genellenebilirliği sınırlıdır. Bu nedenle ulusal örneklem üzerinde yapılacak yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, konunun Türkiye’de hâlen büyük ölçüde tabu olarak görülmesi, bireylerin tedavi arayışını olumsuz etkilemekte; bu durum, müdahale edilmeyen problemli pornografi kullanımının zamanla bireylerin aile, akademik ve iş yaşamlarını ciddi biçimde olumsuz etkilemeye devam etmesine yol açmaktadır.
Son olarak, pornografiden uzak sağlıklı bir beden algısının nasıl inşa edilebileceğini düşünüyorsunuz?
Sağlıklı bir beden algısının, bireyin kendisini başkalarıyla karşılaştırma eğiliminden uzak durması ve düzenli beslenme ile fiziksel aktiviteyi içeren bir yaşam tarzı benimsemesiyle desteklenebileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda, pornografi bağımlılığından uzak bir yaşam tarzının, bireyin hem beden algısını hem de genel psikososyal açıdan iyi oluşunu güçlendireceğini düşünmekteyim.