Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1055
Kumar Bağımlılığı
Çocuklarınız İçin Ulaşılabilir Ebeveynler Olun
Çocukları ve gençliği kumar oynama davranışı ve bağımlılıktan korumak için onlara olumlu model olunması gerektiğini belirten Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül; “Lütfen çocuklarınız için küçük yaşlardan itibaren ulaşılabilir ebeveynler olun. Onlarla iyi iletişim kurun, sohbet edin. Oyun içi satın almalara izin vermeyin. Kumarın olası risklerini onlarla konuşun. Oynadıkları bilgisayar oyunlarından haberdar olun.” diyor.
Araştırmalar kumar oynama yaşının dokuz yaşa kadar indiğini gösteriyor. Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül bu verilerin bize, gençlerin yanı sıra çocukların da kumara alışma açısından risk altında olduğunu gösterdiğini söylüyor. Prof. Dr. Başgül, çocuklar ve gençlerde kumar bağımlılığının nedenleriyle ilgili olarak; “Çocukların ailesi ve çevresi ile iletişiminde eksiklik, kaotik aile ortamı, bağımlı ebeveyne sahip olmak, farkında olunmadan büyümek ve başıboş kalmak, boş zaman geçirme becerisinin eksikliği, akademik başarısızlık, herhangi bir ruhsal hastalığın varlığı, diğer bağımlılıklara yatkınlık ve biyolojik nedenler kumar bağımlılığına yol açabilir.” diyor. Prof. Dr. Başgül ile gençlerde kumar bağımlılığını konuştuk.
DEPRESYON BAĞIMLILIK İÇİN RİSK
Prof. Dr. Senem Başgül, çocuğun büyürken ebeveyni, öğretmenleri ve çevresi tarafından fark edilmesi, onaylanması ve desteklenmesinin benlik saygısının gelişimi açısından temel teşkil ettiğini söylüyor. Benlik saygısı düşük olan çocuğun haz kaynağı olarak birçok şeyin yanı sıra kumara da yönelebileceğini dile getiren Başgül; “Yine benzer şekilde akademik başarı da önemli bir öz güven kaynağı ve kişilik gelişimi açısından gerekli bir etken. Başarı, kişinin kendi kapasitesi ölçüsünde elde ettiği başarı; genel bir hedef değil. Kaldı ki genel başarı hedefleri, tersine öz güven gelişimini zedeler. Başarı noktasında, bunu engelleyen dikkat eksikliği hiperaktivite gibi bozuklukların tanılanmaması ve tedavi edilmemesi de bir başka neden olarak düşünülebilir. Psikopataloji açısından ise dürtüsellik ve davranım bozukluğu, önemli sayılabilecek bağımlılık nedenlerinden olabilir. Bunun yanı sıra depresyon ve çeşitli kaygı bozuklukları da bağımlılıklar açısından risk faktörleri olarak sayılabilir.” diyor.
OYUNLARIN ÇOĞU KUMARLA İÇ İÇE
Yapılan birçok çalışmanın, kumar bağımlılığı açısından biyolojik yatkınlığın öneminden bahsettiğinin altını çizen Prof. Dr. Başgül şunları söylüyor: “Bu çalışmalar temel olarak bağımlılığın bazı nörotransmitter sistemlerinin işlevsizliklerinden kaynaklandığını vurgular. Bu bağlamda dopamin, serotonin ve norepinefrin sistemlerindeki işlev bozukluklarından bahsedilir. Bu nedenlerin yanı sıra gözden kaçan önemli bir konu, giderek artan çevirim içi ve çevirim dışı oynanan oyunların çoğunun kumar oyunları ile iç içe olması. Çocuk bunu ayırt edememekte ve oyun içinde kumara yakınlaşmaktadır. Oyun içi satın almalar, bahisler ve rekabet bunun en güzel örnekleri. Bir diğer önemli risk; internetten izlenen dizilerin yanında açılan reklam sayfaları ile çocuğun ve gencin kumar oyunlarına pasif olarak maruz kalması. Ebeveyn tarafından kumarın açıkça veya örtülü olarak desteklenmesi, ebeveynin model alınması yoluyla oluşabilecek önemli bir risk faktörü. Bu risk faktörüne; elinden cep telefonu veya tablet düşmeyen ebeveyni de katmak gerekir. Artan refah düzeyi de risk faktörleri arasında sayılabilir.”
Prof. Dr. Başgül, kumar bağımlılığını önlemek için ailelere pek çok görev düştüğünü dile getirerek şöyle devam ediyor: “Lütfen çocuklarınız için küçük yaşlardan itibaren ulaşılabilir ebeveynler olun. Onlarla iyi iletişim kurun, sohbet edin. Gündemleri ile ilgilenin. Onları tanıyın ve değişimlerini fark edin. Nasihatten uzak durun, çok konuşmayın. Onları dinleyin ve duygularına sessizce eşlik edin. Problem çözme becerilerinin gelişmesine yardım edin. Onlara iyi örnek olun. Varsa psikopatolojileri, fark edin ve tedavi ettirin. Öz güvenlerini küçük yaşlardan itibaren olumlu sözlerle destekleyin. Bunun için; olumsuz eleştirmeyin, yapıcı yaklaşın ve her şeyden önemlisi onları oldukları gibi kabul edin. Başarısızlıklarının nedenlerini bulmalarına yardım edin. Çözüm üretin. Onların oynadığı bilgisayar oyunlarından haberdar olun. Oyun içi satın almalara izin vermeyin. Mümkünse internetten dizi izletmeyin, izliyorlarsa reklamlar konusunda uyarın. Kumarın olası risklerini onlarla konuşun. Sosyal becerilerini artırın. Ders dışı aktiviteleri önemseyin ve yönlendirin.”
GENÇLER ARASINDA BAĞIMLILIK ARTIYOR
“Gençler eğer bağımlı ise mutlaka tedavi olmalılar.” diyen Başgül, bir bağımlık merkezinde kumar bağımlılığı protokolü ile hem aile hem çocukla çalışılarak tedavi edilmesi gerektiğini dile getiriyor. Gencin psiko-eğitimi, bireysel terapiler, aileyi destekleyici çalışmaların da önemli olduğunu vurgulayan Başgül şöyle devam ediyor: “Gerekli durumlarda medikal tedavi ve yatış da planlanabilir. Varsa diğer bağımlılıkları da tedavi etmek gerekir. Yeşilay’a bağlı neredeyse her ilde mevcut YEDAM’larda bu konuda ücretsiz hizmet veriliyor. Tedavi sonrası, tekrarlamaması adına takip de çok önemli. Aslında asıl tedavi, bağımlılık oluşmasını önlemek ve çocukları kumardan uzak tutmak. Bu noktada ailelerin yanı sıra sivil toplum örgütlerine, medyaya ve milli eğitime çok görev düşüyor.” Türkiye’de gençler arasında çevrim içi kumar oynama ve bağımlılığın giderek arttığını dile getiren Başgül sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çevrim içi oyunların doğrudan da dolaylı olarak da sanal kumar ile ilişkisi var. Çevrim içi oyunlarda oyun içi satın almalar, rekabet kavramı, puan kazanmalar üzerinden kumar ve bahse belirgin bir yatkınlık ve tanıdıklık oluşturuyor. Bunun yanı sıra oyun bağımlılığı da davranışsal bir bağımlılık türü. Farklı bağımlılıklar birbirini tetikliyor.”
KUMARA ERİŞİM DAHA KOLAY
“Davranışsal bir bağımlılık olan kumar bağımlığının diğer bağımlılıklara göre belirtilerinin daha az fark edilir olması ve fizyolojik olarak test edilememesi önemli bir farklılık.” diyen Başgül, kumara erişimin, diğer bağımlılık araçlarına kıyasla görece kolay olduğunu vurguluyor ve şunları söylüyor: “Bunun yanı sıra, bazı oyunların bir tür kumar oyunu olduğunun bilinmemesi de önemli bir farklılık. Örneğin, kazı kazan ve piyango çekilişleri gibi oyunlar kumar sınıflandırmasına girer ve bunlar toplumsal olarak kabul gören oyunlardır.”
Prof. Dr. Başgül, Yeşilay Kumar Çalışma Ekibi olarak bir online anket ile pandemi dönemindeki gençlerin kumar oynama davranışlarını ve olası bağımlılık risklerini değerlendirmek amacıyla 12-18 yaş arası 286 ergenin ebeveynleri üzerinden bir çalışma yürüttüklerini söylüyor. Bu gençlerin yüzde 93,7’sinin pandemi öncesi ve sonrası kumar oynamadığını dile getiren Başgül sözlerini şöyle tamamlıyor: “Pandemi ile kumar oynama davranışında belirgin bir artış saptamadık. Ancak çalışmaya katılım gönüllülük esasına göre idi. Ayrıca örneklem sayısı da Türkiye genelini yansıtması açısından yetersizdi. Bu nedenle bu çalışmadan ‘Pandemi kumar oynamayı artırmadı.’ sonucu çıkarılamaz.
Çalışmamızda, kumar oynadığı belirtilen gençlerin özellikle İddaa, Spor Toto ve benzeri bahisler, internet bahisleri, internetten spor bahisleri (futbol, voleybol, tenis, vb.), Sayısal Loto, Milli Piyango, masa ve kâğıt oyunları, internetten rulet, poker, oyun karakteri üzerinden kumar (ganimet kutuları, loot boxes) gibi kumar türlerini tercih ettiğini tespit ettik. Bu, önemli bir veri. Kumar oynama nedenleri olarak da özellikle eğlence, merak, vakit geçirme, arkadaş edinme gibi gerekçeleri vardı. Tüm bunlardan çıkarılacak sonuç ise, pandemi ile bireysel haz kaynağı olarak kumar oynama davranışının arttığı ve bunun, gelecekte bağımlılık adına önemli bir neden olabileceği. Son olarak şunu söylemek isterim; çocuklarımızı ve gençliği kumar oynama davranışı ve bağımlıktan korumak adına onlara olumlu model olalım, kişilik gelişimlerinde yeterlilik duygusunu destekleyelim, onların güçlüklerini erken fark edip müdahale edelim ve onlarla iyi ve işlevsel iletişim kuralım.”
PROF. DR. ŞAZİYE SENEM BAŞGÜL KİMDİR?
1994 tarihinde Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinden derece ile mezun olan Prof. Dr. Başgül, 2007’de Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinden Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı unvanını almıştır. Sonrasında Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları ve Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapmıştır. 2012 yılından bu yana Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Ayrıca 2009 yılında Güneş Çocuk ve 2019’da Güneş Çocuk Akademi’yi kurmuştur. Yerli ve yabancı çok sayıda yayını ve kongre sunumları vardır. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağılığı Derneği Özel Gereksinimli Çocuklar Komisyonu Kurucu Başkanı, Down Türkiye Derneği Danışman Doktoru ve Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi’dir. Prof. Dr. Başgül, evli ve ikiz çocuk annesidir.